Düşünce okulu(school of thought) aynı ilke, inanç, disiplin, eğilim, kültür veya davranış biçimleri temelinde oluşturulan, benzer entelektüel bakış açılarına sahip birey ve kurumlardan oluşan grupların benimsediği norm, standart ve düşüncelerin temsil edildiği ortam olarak tanımlanmaktadır.
Daha önceki bir yazımızda belirtildiği gibi, stratejik yönetim alanında da farklı görüşlerin belirtildiği düşünce okulları bulunmaktadır. Alanda önde gelen çalışmalarından biri olan H.Mintzberg’in Stratejik Yönetim Düşünce Okulları sınıflaması, bunlardan biridir.
Henry Mintzberg’in (1939) Stratejik Yönetim Düşünce Okulları sınıflamasında yer bulan ilkdönem önerici/kural koyucu(prescriptive) okullardan Tasarım, Planlama ve Konumlandırma okulları ile ilgili kapsamlı açıklamaları bu WEB sitesinde daha önceki yayınladığımız ‘Stratejik Düşünce Okulları: H.Mintzberg Sınıflaması-1 :Kural Koyucu Okullar’ yazımızda ele alıp kapsamlı olarak incelemiştik.
Bu yazımızda sınıflamada adı geçen tanımlayıcı(descriptive) nitelikli, strateji seçimi için somut önerilerde bulunmayan Girişimcilik Okulu, Bilişsel Okul, Öğrenme Okulu, Güç Okulu, Kültür Okulu ve Çevre Okulu ile, tüm düşünce okullarının görüşlerini içselleştirerek bütünleştirici bir bakışla ele alan Biçimleşme okulu ele alınarak açıklamalar yapılacaktır.
Tanımlayıcı Okullar
Girişimcilik Okulu(Entrepreneurial School)
Girişimcilik okuluna göre işletmenin yaşamını sürdürtebilecek, o’na rekabet üstünlüğü kazandırtacak strateji sorumlu tepe yöneticisinin bir ‘vizyon’ sorunudur. Vizyon da tepe yöneticisinin, başka bir deyişle, liderin kişisel yetkinliklerine ve bu yetkinliklerin sonucu oluşan yaratıcı öngörülerine ve yenilikçi girişimciliğine bağlıdır.
Görüleceği üzere bu okul, stratejik yönetim çalışmalarında diğer okulların aksine işletmenin insani yapısına(liderlik) ve onun yetkinlik ve davranışsal özelliklerine vurgu yapmaktadır. Diğer okulların rasyonalist, analiz odaklı süreç yaklaşımından farklı olarak bu okul işletme liderinin stratejik açılımlarda sezgi, algı, yargı, davranış gibi kişisel özellikleri ve yetkinliklerinin önemine dikkat çekmektedir.
Burada bahsedilen vizyon, süreç sonucu sözcüklerle ve sayılarla ortaya konulan bir plan olmayıp; kişilerin veya kurumların, gelecekte olmasını arzu ettikleri durumun ifadesidir. Başka bir deyişle, vizyon, işletmenin veya bireyin gelecekteki durumunu sözcüklerle yansıtan bir fotoğrafıdır.
Bazı iktisatçılar, toplumda ve işletmelerde ekonomik değişme ve gelişmeyi yaratan en önemli unsurlardan birinin ‘yenilik’ olduğunu, bunun da vizyoner bir ‘girişimcilik’ süreci sonucunda ortaya çıkabileceğini ileri sürmektedirler.
Girişimcilik, işletmelerde yüksek düzeyde başarma ihtiyacına sahip, hızlı, öncü, fırsatları görebilen ve onlar tarafından yönlendirilebilen, risk alabilen değişimci ve öngörü sahibi liderlerin davranışlarının bir sonucudur. Böyle bir durumda da, yaşamın sürdürülmesine katkıda bulunacak, rekabet üstünlüğü sağlayacak stratejilerin, süreçlerden ziyade, liderlerin kişisel ve davranışsal özelliklerinden geliştirilebileceği bu okul taraftarlarınca ileri sürülmektedir.
Okula göre vizyoner ve yaratıcı liderlerin varlığı ve onlara destek olunması rekabet üstünlüğü kazanımında büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda yaşamın devamını ve rekabet üstünlüğü sağlayacak stratejilerin geliştirilmesinde, analitik süreçler yanında liderlik alanında çalışmalara önem verilmeli; yaratıcı, vizyoner özellikli ve davranışsal yönleri ile uygun liderlerin işletmelere kazandırılması, geliştirilmesi, desteklenmesi sağlanmalıdır.
Bilişsel Okul ( Cognitive School)
Bu okula göre strateji oluşturma sürecinin temeli, insanın dünyayı ve olayları anlamaya yönelik olarak yaptığı zihinsel işlemlerdir. Bu zihinsel işlemler sonucunda bilgi sağlanır, biriktirilir, kullanılır ve karar ve eylemler haline dönüşür. Tüm bu ardışık ve eşzamanlı süreçler bilişsel süreci oluşturur.
Her birey kendi zihinsel işlemlerinde dünyayı, olayları ve olguları farklı kavrar, anlar ve yorumlar. Zihinsel işlem sürecinde de önceden edinilmiş bilgilerin, deneyimin rolü büyüktür.
Bilgi üretimi ile ilgili bir kavram olan Epistemoloji dünyayı ve olguları anlamak için bilgilerin nasıl ve ne şekilde elde edildiği, toplandığı ve üretildiği konuları ile uğraşan bir felsefe dalıdır. Objektif epistemolojik yaklaşımda olguların bağımsız ve objektif gözlemlerle, başka bir deyişle pozitivist yöntemlerle incelenmesi gerektiği öngörülür. Sübjektif epistemolojik yaklaşım yaklaşımda ise bilgi ve gerçeğin göreceli olduğu, bireyin öznel tercihlerine göre gerçek ve doğru bilginin üretilebileceği ve anlaşılabileceği ileri sürülür.
Bilişsel okula göre öncü ve kural koyucu rasyonel okulların pozitivist yöntemlerle elde ettiklerini sandıkları analitik temelli stratejiler, aslında tam bir rasyonelliğin sonucu olmayıp, kısıtlı rasyonellik altında öznel tercihlere göre oluşturulan, öneğilim (bias) ve çarpıtmalar(distortions) içeren yargısal sonuçlardır. Bu nedenle etkili stratejik açılımlarda çok yararlı olamazlar. Etkili stratejiler işletme liderinin objektif veya sübjektif yaklaşımla gerçekleştirebileceği bilişsel bir sürecin sonucunda ortaya çıkabilir.
Kısaca Bilişsel Okul yaşamın sürdürülmesine yönelik rekabet üstünlüğü sağlayacak stratejilerin, kısıtlılık altında gerçekleştirilen rasyonel çalışmalar nedeni Ile belirlenemeyeceğini, liderlerin farklı kişilik özellikleri ve algılarla oluşturdukları, düşünme, hissetme, ve davranışlarının etkilediği sübjektif temelli zihinsel bir süreç sonunda ortaya çıkabileceğini ileri sürmektedir.
Bilişsel okul günümüz stratejik yönetim çalışmalarında daha ziyade teorik açılımlarla yer edinmektedir. Ancak alanda pratik ve uygulamaya yönelik zihinsel süreçli analitik açılımlar ve çalışmalar henüz olgunluk safhasına erişmemiştir.
Öğrenme Okulu ( Learning School)
Tanımlayıcı okullar arasında yer alan Öğrenme Okulu, stratejik yönetim çalışmalarında gelişme gösteren ve etkinliğini gün geçtikçe arttıran bir okuldur.
Bu okul taraftarlarına göre strateji sadece bir tasarım, planlama veya konumlandırma sonucunda niyet edilerek ortaya çıkarılan bir plan değildir. Bunun yanında işletme liderlerinin kişisel ve bilişsel yetkinlikleri ile yönlendirilebilecek bir vizyon sonucu da oluşmamaktadır.
Tüm bu süreçleri yadsımak mümkün değildir ama görülen o dur ki, ortaya çıkan stratejiler analitik süreçler sonucunda arzulanan stratejiler olmayıp işletme iç ve dış çevrelerinde ardışık veya eşzamanlı bir şekilde mantıklı tartışmalar, işbirlikleri, çatışmalar sonucu zaman içinde kendiliğinden(emergent) oluşmaktadır. Yani stratejiler çevresel olaylara uyumlu bir şekilde kendiliğinden ortaya çıkmakta ve işletme çalışanlarının geçmiş bilgi birikim ve deneyimleri ve ayrıca süreç esnasında kazandıkları deneyimlerle pekiştirilen uygulamalarla bazen hızlı, bazen yavaş olarak adım adım gerçekleşmektedir.
Başka bir deyişle kendiliğinden oluşan stratejiler, zaman içinde işletme içi ‘öğrenme’ sürecinin etkinliği ve yönetilmesi sonucu etkin olarak uygulanabilmektedir.
Bu bağlamda, öğrenme okuluna göre, işletmenin yetkili ve baş sorumlusu olan liderlerin stratejik görevi analitik süreçlerden ve vizyon yaratmaktan ziyade işletmede esnek kararlar ve davranışlar gerçekleştirebilecek ortak ‘öğrenme’ sürecini uygun ve etkin bir şekilde yönetmek; bir başka deyişle ‘öğrenen işletmeleri’ oluşturmaktır. Uygun bir öğrenme sürecine sahip işletmelerin, değişen çevresel koşullara daha kolay uyum sağlayacakları, oluşan(emergent) stratejilere uyumlu davranışlarla yaşamlarını sürdürmeleri ve rekabet üstünlüğü kazanmaları mümkün olabilecektir.
Son yıllarda yüksek düzeyde belirsiz çevresel ortamlarda Kural koyucu stratejik düşünce okullarının(Tasarım, Planlama, Konumlandırma) öngördüğü rasyonel yöntemlerle lineer ve statik temelli stratejik analizler ve açılımlar gerçekleştirmek çok yararlı olmamaktadır. Kaynak ve zaman yetersizliği yanında, gerekli tüm bilgilerin elde edilemediği, kısıtlılılık altında akılcı stratejiler oluşturmak da çok mümkün görünmemektedir.
Bu nedenle günümüzün gerçeği olan yüksek belirsiz çevre ortamında çeşitli unsurların, eylemlerin, kararların sonucunda oluşan(emergent) stratejilere, işletme çalışanları, bu oluşum esnasında ‘öğrenerek’ geliştirdikleri yetkinliklerle refleks verecek ve uygulamalarla rekabet üstünlüğü sağlayabileceklerdir. Bir bağlamda kendiliğinden oluşan stratejiler biçimlenirken işletmede bir ‘öğrenme’ süreci de yaşanabilecektir.
Özetle, Öğrenme Okulu strateji belirleme aşamasının stratejik uygulamalardan kopuk olamayacağına dikkat çekmekte, ama oluşan(emergent) stratejilerin biçimlenmesi ve uygulanmasında, tüm çalışanlarla ortaklaşa öğrenilerek kazanılacak dinamik yetkinliklerle rekabet üstünlüğü sağlanabileceğini ileri sürmektedir.
Güç Okulu (Power School)
İşletmeler yaşamlarını sürdürebilmek için dış çevrelerinde oluşan olumlu ve olumsuz gelişmelere göre hareket ederek rekabet üstünlüğü sağlamak için faaliyette bulunurlar. Bu dış çevre işletme için hem gerekli kaynakları sağlayan hem de belirsizlik yaratan bir çevredir.
Sistem yaklaşımı açısından açık bir sistem olan ve çevresindeki kaynaklardan gerekli girdileri(madde, bilgi, insan, finans, v.s.) temin ederek bir dönüşüm sürecinden(üretim) geçiren işletmeler, yine çevresine çıktılarını(mal ve hizmet) sağlarlar.
Dış çevreden elde edilecek gerekli kaynakların işletme için taşıdığı önem derecesi, kaynağa bağımlılık düzeyine, kaynağın temininde kolaylık veya zorluğa(bol veya kıt), ve kaynaklar için çevrede faaliyet gösteren rakipler arasındaki göreli rekabet durumu gibi çeşitli faktörlere bağlıdır.
Bu durumlarda işletme çevresel gelişmelere karşı cevap verebilmek maksadı ile gerek korunma amaçlı gerekse kazanım amaçlı çatışmalar ve işbirlikleri içinde olur. Arzulanan faaliyetlerin gerçekleştirilmesi ve sonuçlara varabilmede belirleyici faktör işletmenin sahip oluduğu ‘güç’dür.
Güç gerek işletme içinde belirli bireyler veya birimlerin elinde olabilmekte, gerekse işletme dışında rakipler, tedarikçiler, müşteriler, tüketiciler gibi dış paydaşlarda bulunabilmektedir.
Çevresel koşullar ve kaynaklara erişimdeki güçlük veya zayıflık, işletme içi bireyler ve birimler arası güç aralıkları, sahip olunan güç kaynakları gibi faktörler işletmenin içi ve dışındaki güç dağılımını etkileyebilmektedir. Çeşitli yönetim düzeyindeki bireyler ve birimler de elde ettikleri güç sayesinde çevresel belirsizliklere ve kaynaklara erişimde gereken stratejik açılımları belirleyebilmektedirler.
Görüleceği üzere bu okul stratejik yönetimi ve strateji belirlemeyi analitik, rasyonel veya bilişsel süreçlerden ziyade bir ‘güç’ sorunu olarak görmektedir.
İşletmede çevresel koşullara cevap verebilecek ve gereken kaynaklara erişebilmeyi sağlayabilecek, bu konularda çatışma ve işbirliklerinde pazarlık yapabilecek, politika geliştirebilecek güç sahibi birey ve birimlerin çalışma ve davranışları yaşamı devam ettirebilecek ve rekabet üstünlüğü sağlayabilecek işletme stratejilerini gerçekleştirecek ve uygulayacaktır.
Kültür Okulu (Cultural School)
Kültür Okulu işletmede stratejilerin belirlenmesi ve uygulanmasının kurum içindeki ortaklaşa değerler, inançlar ve davranış biçimlerine, başka bir deyişle kurumsal kültür yapısına bağlı olduğunu ileri sürer. Çünkü, okul taraftarlarına göre, strateji belirleme ve uygulama süreci, rasyonel bir süreç den ziyade ideolojik bir süreçtir ve ideolojinin temeli olan baskın kurumsal kültür, stratejileri ve stratejik açılımların sonucu olarak organizasyon yapısını, davranış tarzlarını şekillendirmektedir.
Bu okul taraftarları, yukarıda belirtilen nedenlerle, sahip olunan kurum kültürünün stratejik yönetim ve organizasyon yapılandırma çalışmalarında önemli bir rolü olduğunu ileri sürmektedir. Yaşamın devam ettirilmesi ve rekabet üstünlüğü sağlayacak etkin stratejiler ve yapılar, işletmedeki kurumsal kültüre, başka bir deyişle, paylaşılan değerlere dayalı bir süreçtir. Başarılı işletme stratejileri ancak kurumsal kültür yapısı ile desteklenen açılımlarla oluşturulabilecektir.
Görüleceği gibi Kültür Okulu, işletme stratejilerinin belirli kişi veya birimlerin rasyonel yöntemlerle belirlenmesi ve uygulanmasının kaynağını, ortaklaşa değerlere dayanan bütünsel bir inanç ve davranış biçimi olarak görmekte ve kurumsal kültürün stratejik açılımların gerçekleşmesindeki rolü ve önemine dikkat çekmektedir.
Çevre Okulu (Environmental School)
Evrendeki her olgunun bir sistem olduğunu öngören genel sistem teorisi, sistem’i(bütünü) daha büyük ölçekli bir bütünün(üst sistem) parçası, ve kendi içindeki daha küçük ölçekli parçalardan(alt sistemler) oluşan bütün olarak tanımlamaktadır.
Bu bağlamda her sistem bir üst sistemin içinde yer almaktadır ve kendi içinde parçalardan(alt sistemler) oluşmaktadır.
Çevresi ve diğer sistemlerle hertürlü girdi alışverişinde bulunan ve ilişkilerini geliştiren sistemler açık sistemlerdir. Açık sistemler çevreleri ve diğer sistemlere daha duyarlı olup, çevresel değişimlere ve sistemler arası etkileşimlere daha uyumludurlar.
Çevre Okulu, genel sistem teorisi çerçevesinde, işletmenin üst ve alt sistemlerinin, başka bir deyişle, işletme dış ve iç çevre unsurlarının, işletmeleri yoğun bir şekilde etkilediği görüşünden hareketle, faaliyette bulunulan çevreyi, işletmenin stratejilerini önemli derecede etkileyen temel bir unsur olarak görmektedir.
Aslında yukarıda sözü edilen stratejik düşünce okullarının hiçbiri stratejilerin belirlenmesinde çevrenin rolünü inkar etmemektedir. Ancak diğer okulların analiz ve çalışmalarda etkileyici bir faktör olarak gördükleri dış çevre, bu okulca temel bir baş aktör olarak tanımlanmaktadır.
Çevre Okulu açık sistem ve durumsallık yaklaşımını kabul etmekte çalışmalarını bu ilkeler içinde gerçekleştirmektedir. Durumsallık yaklaşımına göre, dış çevrede oluşan tüm koşullar her işletme için farklıdır. Bu nedenle başarılı bir işletme strateji ve yapı süreçleri, başka bir işletmeden aynen ve tamamen kopyalanmamalıdır. Doğru olan her işletme için, faaliyette bulunulan koşullar, durumlar dikkate alınarak yapılacak analiz ve çalışmalarla stratejilerin geliştirilmesidir.
Özetle, Çevre Okulu, yukarıda bazılarını kısaca açıkladığımız yönetim yaklaşımları ışığı altında, işletmenin çevresini belirleyici önemli bir merkez unsur olarak görmekte ve strateji çalışmalarında çevresel unsurların sadece etkileyici bir faktör olarak değil, belirleyici önemli bir temel aktör olarak dikkate alınması gerektiğini belirtmektedirler.
Bütünleştirici Okullar
Biçimleşme Okulu (Configuration School)
Stratejik Yönetim yazınında Biçimleştirme, Bütünleştirme gibi isimlerle de yer alan Biçimleşme Okulu, işletmenin ve çevresinin bürünebileceği çeşitli varoluş hallerini biçimleşmeler (configuration) olarak tanımlamakta ve bir biçimden diğer bir biçime geçişlerin de bir dönüşüm süreci gerektireceğini ileri sürmektedir.
Bu bağlamda bir biçimden diğerine atlama süreci olarak açıklanabilen dönüşüm süreci ‘strateji’ olarak adlandırılmakta ve tanımlanmaktadır.
Özet bir deyişle strateji(dönüşüm süreci), işletmenin bir varoluş halinden(biçimden) diğer bir hale (biçime) geçmesinin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Biçimleşme okulunda işletmelerin yapı ve çevresi farklı boyutları ile; örneğin ölçek, yaşam evresi, tipoloji(özellikler/boyutlar itibarı ile kavramsal olarak yapılan kümelenme), ortak biçemler(pattern) olarak sınıflandırılabilinmektedir. Çalışmalardaki çeşitli varoluş biçimleri arasındaki geçişler(transitions) küçük adımlarla (incremental) veya mantıksal aşamalarla gerçekleştirilen dönüşümlerle( stratejiler) mümkün olabilmektedir.
Yukarıda açıklanan özellikleri ile Biçimleşme Okulu, sözügeçen diğer okulların temel varsayımları ve önerdiği süreçleri de bir bakıma birleştirmekte ve bütünleştirmektedir.
Diğer okulların temel aktör veya süreç olarak gördükleri yapı, çevre, liderlik tarzı gibi tek veya birkaç boyut ile analizler yapılması hususundaki önermelerinin hepsini önemsemekte, bu kavramları birer varoluş biçimi olarak görerek aralarındaki geçişleri, değişimleri dönüşümleri ‘strateji’ olarak tanımlamaktadır.
Özetle okula göre, strateji tüm okulların çalışma alanlarında yer alan biçemler arasında bir dönüşümün sonucudur. Dolayısı ile stratejik yönetim çalışmalarında tüm okulların önermeleri, bakış açıları gözden kaçırılmamalıdır. Biçimleşme Okulu, bu temel yaklaşımı ile ‘Bütünleştirme’ okulu olarak da tanımlanmaktadır.
Yukarıda giriş paragraflarında belirttiğimiz gibi, stratejik yönetim alanında da farklı görüşlerin belirtildiği Mintzberg’in Stratejik Yönetim Düşünce Okulları sınıflamasında yer bulan ilkdönem önerici/kural koyucu(prescriptive) okulları olan Tasarım, Planlama ve Konumlandırma okulları ile ilgili açıklamaların bu WEB sitesinde daha önce yayınladığını tekrarlamak isteriz.
Stratejik yönetim düşünce okulları konusuna gösterilen ilgi son yıllarda hızını kaybetmekle birlikte, alanda gerçekleştirilen çalışmalar düşük düzeyde olsa da devam ettirilmektedir.