Ana ülkesinde ulusal pazarlarda faaliyette bulunan işletmelerin, uluslararasılaşması, başka bir söylemle sınırötesi ticari faaliyetlere yönelmesinin nedenlerden önemli biri, yabancı pazarlarda yaratılacak talebin, ana ülke işletmesinin üretim ölçeğini arttırması sonucunda ürün birim maliyetlerini düşürmesidir.
Diğer bir neden de işletmelerin üretim faaliyetleri için gerekli üretim kaynaklarını/ faktörlerini bu kaynaklara daha bol olarak sahip bulunan ve ucuz olarak sağlayan yabancı ülkelerden tedarik ederek, ve/veya oralarda üretim yaparak verimlilik sağlamasıdır.
Her iki neden de işletmelerin farklı coğrafya, sektör ve pazarlarda üstünlük kazanımı/sağlamasında önemli unsurlar arasındadır.
Bugünkü yazımız uluslararası/sınırötesi faaliyetlerde bulunan işletmelerin maliyet düşürerek ve verimli kaynak faaliyetleri sonucunda üstünlük kazanımında önemli olan yaklaşımlardan birini teorik altyapısı ile açıklama amacı taşımaktadır.
Üstünlük kazanımı konusunda farklı yaklaşımlara ait teorik açıklamalar, daha önce bu WEB sitesinde yayınlanan ‘Uluslararası Ticaret Teorilerine Kısa Bir Bakış-1; Ülkeye Özgün Üstünlüklere Yoğunlaşan Klasik Ticaret Teorileri(05.02.2023)’ ve ‘Uluslararası Ticaret Teorilerine Kısa Bir Bakış-2; İşletmeye Özgü Üstünlüklere Yoğunlaşan Çağdaş Ticaret Teorileri (25.02.2024)’ adlı iki yazıda yer almıştı.
Sözkonusu geçmiş iki yazıda yer alan bazı genel bilgileri kısaca hatırlatmak isterim.
Uluslararası Ticari Faaliyetlerde Üstünlük Kazanımı; Kısa Bir Hatırlatma
Bir ülkenin diğer ülkelere kıyasla üstünlüğü, söz konusu ülkenin sahip bulunduğu verimli kaynak, iş süreçleri ve yönetim politikalarının kendisine kazandırdığı yetenekleri kullanarak yaptığı herhangi bir ekonomik faaliyeti, diğer ülkelerden daha verimli ve etkili olarak gerçekleştirmesi durumunda ortaya çıkmaktadır.
Ülkelerin birbirleri ile sınırötesi ticaretinde üstünlük konusu iki boyutta ele alınarak incelenmektedir.
Üstünlüğün ticarette bulunan ülkelerin sahip olduğu veya kolayca erişebildiği üretim faktörlerinin özellikleri ve yetkin ticaret politikalarının yönetiminden kaynaklandığı görüşü ile konuları ele alan araştırmacılar karşılaştırmalı üstünlükler(comparative advantages) temelinde analizlerini yürütmekte ve açıklamalarını yapmaktadırlar.
Bu görüş sahipleri, ülkeler arası ticarette üstünlüklerin ülkenin sahip olduğu üretim faktörlerinden kaynaklandığını, buna göre de ülkelerin, üretim faktörlerini temel alan analiz ve ticaret politikaları (Merkantilizm, Mutlak Üstünlükler, Karşılaştırmalı Üstünlükler, ve Faktör Donanımı teorileri gibi) geliştirmelerini önermektedirler.
Diğer bir görüş, karşılaştırmalı üstünlüklere sahip ülkelerin avantajlı olduğunu kabul etmekle birlikte, ülkede sınırötesi faaliyetleri yürütecek işletmelerin sahip oldukları varlık ve yeteneklerine dayalı rekabet üstünlüklerinin (competitive advantages) de, ülkelere üstünlük kazandırdığını ileri sürmektedir.
Bu görüş sahipleri ülke üstünlükleri konusunda analizlerini işletmelerin stratejik üstünlüklerine dayandırmakta, çalışmalarına, Ülke benzerliği, Ürün Yaşam Evresi, Küresel Stratejik Üstünlük, Ulusal Rekabet Üstünlüğü gibi işletmeye özgü üstünlüklerin sağlanacağı çağdaş ticaret teorilerini dahil etmekte, başka bir deyişle mikro temelde çalışmalara ağırlık vererek sınırötesi ticarette üstünlük yaratılmasına gayret edilmesini önermektedir.
Konu ile ilgili bu yazımızda rekabet üstünlüğü kazanımı konusundaki çağdaş ticaret teorilerinden günümüzde en yüksek kabul gören Ulusal Rekabet Üstünlüğü(M.Porter) teorisi kapsamlı olarak ele alınacak ve açıklanacaktır.
Uluslararası/sınır ötesi ticari faaliyetlerinde yeni pazar açılımları, kaynak tedariki ve üretim faaliyetlerinde küresel ölçekli çalışmalar gerçekleştirecek ve konu ile ilişkili teorik açıklamalara ilgi duyan meslektaşlarımıza keyifli okumalar dilerim…
Ulusların Rekabet Üstünlüğü Teorisi-M.Porter
Uluslararası ekonomik faaliyetleri ve bu faaliyetlerde yer alan çeşitli ülkelerin nasıl rekabet üstünlüğü sağlayacağını açıklayan çağdaş bir teori, Michael E.Porter’ın (1967) Ulusların Rekabet Üstünlüğü teorisidir.
Bu teori, klasik dış ticaret teorilerinin analizlerinde temel aldığı ülkeye özgü üstünlükler ile çağdaş yaklaşımların analizlerinde temel aldığı işletmeye özgü üstünlükleri bağdaştıran bütünleştirici bir içeriğe sahiptir.
1990 yılında kaleme aldığı “Ulusların Rekabet Üstünlüğü – Competitive Advantages of Nations” adlı kitabında Porter, bir ülkenin ve işletmelerinin uluslararası ekonomik faaliyetlerdeki rekabet gücünün, birbiri ile bağımlı, bağlantılı ve etkileşimli dört önemli temel faktöre bağlı olduğunu ileri sürmektedir.
Teoride, uluslararası üstünlük ve başarı sağlamanın bu önemli ülke ve işletmeye özgü dört temel faktör bileşimi yanında, ayrıca resmi makamların destekleyici kararları ile bir oranda da şans faktörüne bağlı olduğu ileri sürülmektedir.
Tüm bu faktörlerin olumlu bileşimi ve çalışmalar ile ülke ve faaliyet gösteren işletmeler yenilikçi, yaratıcı ve gelişmiş yetkinlikler elde edebilecektir.
Porter, diğer çağdaş ekonomistlerin çoğu ile benzer fikirlere sahip olarak sınırötesi ticari faaliyetleri direkt olarak gerçekleştirenin ülkeler değil, işletmeler olduğunu ileri sürmektedir. Dolayısı ile sadece ülkelerin üretim faktörlerine sahip bulunması yeterli değildir. Bu temel faktörlerden yararlanarak sınırötesi ticari faaliyetleri gerçekleştirmek genelde direkt olarak işletmelerin görevidir, ama resmi makamlar da tüm bu faaliyetlerin kolaylaştırıcısı, yönlendiricisi ve itici gücü ve olmalıdır.
Temel faktörlerin bir elmasın köşelerini andıran konumlanmaları, ve birbirleri ile bağımlı, bağlantılı ve etkileşimli olması nedeni ile Diamond-Elmas modeli olarak da adlandırılan bu teoride yer alan ülke ve işletmeye özgü dört temel faktörün ikisi (üretim faktör koşulları ve talep koşulları) ülkeye özgü üstünlüklerin yaratılmasına, diğer iki adedi (ilişkili ve destekleyici sanayiler ve işletmelerin stratejisi, yapısı ve rekabet durumu ) ise işletmeye özgü üstünlüklerin yaratılmasına katkı sağlamaktadır:
Model’de yer alan temel faktörler aşağıda kısaca açıklanmaktadır:
Üretim Faktör Koşulları
Bir ülkenin sahip olduğu üretim faktörleri, o ülkenin uluslararası ekonomik faaliyetlerde rekabet edebilme gücünü etkileyen önemli bir unsurdur. Aslında burada sözkonusu olan ülkeye özgü üretim faktörleri, Faktör Donanımı Teorisinde yer alan ve rekabet üstünlüğü sağlayabilen faktörlerle benzerdir.
Ancak Porter doğal kaynaklar, işgücü, sermaye ve girişimcilik gibi temel faktörlerin yanında, eğitilmiş ve geliştirilmiş, yaratıcı ve yetkin işgücü ile ülke altyapı koşullarının kalitesi gibi, daha gelişmiş faktörlerin önemini de ilave olarak vurgulamaktadır.
Porter ülkenin sahip bulunduğu temel faktörlerin işletmelere başlangıçta bir ivme kazandırdığını, ama zaman içinde bu faktörlerin üstünlük sağlamada yeterli olamayabileceklerini ileri sürmektedir.
Bu nedenle de ülke, sadece kendinde var olan üretim faktörlerine güvenmemeli, başta işgücü ve altyapı yatırım alanları olmak üzere sonradan yapılacak çalışmalarla, temel faktör donanımlarını geliştirilmelidir. Bunun için de ülkede eğitim, araştırma, inovasyon gibi faaliyetlere önem verilmeli, desteklenmelidir.
Geliştirilebilecek üretim faktörlerinden bazıları arasında ülkedeki doğal kaynakların miktarı(stok), erişim kolaylığı ve yararlanma düzeyi; işgücü’nün(emek) sayısal ve yetenek özellikleri, yetkinlikleri, gelişmişlik düzeyi ve maliyeti; sermaye’ye en ucuz maliyetle tedarik edebilme ve erişebilme kolaylığı; altyapı olanakları(ulaşım, iletişim, enerji yatırımları v.s.) ve kalitesi; girişimci, yenilikçi ve yaratıcı değer yaratacak faaliyetleri faaliyetleri gerçekleştirecek teknolojik, yönetimsel ve uygulayıcı bilgi ve eğitim düzeyi, ve benzerleri yer almaktadır.
Talep Koşulları
Bir ülke veya pazarda talep koşullarının ve miktarının yüksek olması ölçek ekonomisine neden olabilmekte ve böylece ürün birim maliyetleri düşebilmektedir. Bu bağlamda talep miktarı verimlilik sağlamada önemli bir unsurdur.
Ancak talep unsuru ürün yaşam evresi teorisinde belirtildiği gibi zaman içinde standart ürün üretiminde verimlilik başka ülkelere kayabilmektedir.
Bu nedenle talebin miktarı yanında yapısal özellikleri de önemlidir. Yenilikçi, bilinçli, sofistike bir toplumda müşteriler ve tüketiciler, ürün talep ederken daha nitelikli, farklılaştırılmış, teknolojik ürünleri talep etme eğiliminde bulunmaktadırlar. Bu durum da işletmelerin rekabet edebilmek için ürün, süreç ve işlevlerinde gelişim, farklılaştırılmış, yenilikçi ve teknolojik açılımlar yapmalarına yol açabilmektedir. Yeni açılımlar yapabilen işletmeler de sınırötesi uluslararası ticarette üstünlük sağlayabilmektedirler.
Ülkedeki talep koşullarından bazıları arasında; piyasalarda toplam talep miktarı ve yıllar itibarı ile büyüme eğilimi; talebin yapısal özellikleri(standart, farklılaştırılmış, sofistike ve bilinçli, v.s.); ülkedeki talep yapısal özelliklerinin uluslararasılaşma sürecinde kolaylaştırıcılık düzeyi yer almaktadır.
İlişkili ve Destekleyici Sanayiler
İşletmelerin rekabet üstünlüğü kazanmasında önemli olan bir unsur ticari faaliyetlerinde değer yaratabilmeleridir. Değer yaratabilmenin yöntemlerinden biri de işletme içi ve dışı değer zinciri analizidir.
Değer zinciri içinde yer alan temel faaliyetler arasında içe(tedarik) ve dışa doğru(dağıtım) lojistik faaliyetleri, üretim faaliyetleri, pazarlama ve satış faaliyetleri yer almaktadır. Değer zincirindeki bu temel faaliyetler dar anlamı ile tedarik zinciri olarak da adlandırılmaktadır.
Bilhassa işletme dışı değer zincirindeki tüm bu temel faaliyetlerde(tedarik zinciri) yer alan oyuncular arasında her türlü girdi(madde, bilgi, finans) ve çıktı(dağıtım, satış) süreçlerinde yer alan çok sayıda işletmenin bir arada veya birbirine yakın bulunması, başka bir deyişle “kümelenerek” belirli bölgeler içinde birlikte faaliyette bulunmaları o sektörlere canlılık getirmekte, tedarik ve rekabette hız, kalite, maliyet avantajı, yenilik ve yaratıcılığa neden olabilmektedir.
Ayrıca sektörün çeşitli gereksinimlerini karşılayabilen ilişkili sanayilerin de aynı veya yakın bir bölgede faaliyet göstermesi, sektörel ticari ilişkileri geliştirmekte ve sektörde yer alan işletmelerin uluslararası pazarlarda rekabet gücünü arttırmasına neden olabilmektedir.
Kümelenmiş ilişkili ve destekleyici sanayi oluşumunun bazı unsurları arasında; süratli, kaliteli, sofistike, farklılaştırılmış ve düşük maliyetli tedarik girdileri ve satış ürünlerini dünya talep koşulları ve beklentileri düzeyinde gerçekleştirebilecek temel sanayiler; temel sanayi kuruluşlarını hizmetleri ile dünya standartları düzeyinde destekleyebilecek ilişkili sanayiler sayılabilir.
İşletmelerin Stratejisi, yapısı ve Rekabet Durumu
İşletmelerin yerel pazarlarda ve uluslararası pazarlarda karşılaştığı rekabet şiddeti, uyguladığı kurumsal ve rekabet stratejileri, ve bu stratejilere uygun yönetim yapısı ve tarzları rekabet üstünlüğü sağlanmasında çok önemlidir.
Yerel pazarlarda yaşamı devam ettirmek ve sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlamak, ortalamanın üzerinde getiri elde etmek için yapılan çalışmalar, aynı zamanda işletmelerin uluslararası pazarlarda da rekabet gücünü arttırmasına yardımcı olmaktadır.
Bu nedenle işletmelerin stratejik yönetim yeteneğine sahip bulunması, rekabetin yüksek olduğu sektörlerde faaliyette bulunarak deneyim sahibi olmaları rekabet gücünü olumlu olarak etkileyebilecektir. Bu durum işletmelerin stratejik yönetim yetkinliklerinden uluslararası pazarlarda da yararlanmasına yardımcı olabilecektir.
Doğal olarak ulusal pazarlar ve snırötesindeki uluslararası pazarların rekabet koşulları aynı değildir. Böyle bir durumda kendi pazarında rekabet üstünlüğüne sahip bir işletme uluslararası pazarlarda aynı başarıyı gösteremeyebilir. Böyle bir durumda yapılacak iş, farklı pazar koşullarında stratejik yönetim yeteneklerini kullanarak gerçekçi analizler yapmak ve uygun stratejileri, doğru bir şekilde uygulamaktır.
İşletmelerin stratejisi, yapısı ve uluslararası platformlarda rekabet üstünlüğü kazanılmasında; (a) İşletmelerin kendi sektörel pazarlarında değer yaratan varlık, yetenek ve temel yeteneklerinin uluslararası pazarlarda da kullanılabilme durumunun belirlenmesi, (b) Rekabeti etkileyen 5 güç analizi ile uluslararası sektörel pazar ve rekabet koşullarının gerçekçi analizi, (c)Analize dayalı uygun uluslararası kurumsal, rekabet ve bunları destekleyici işlevsel(bölümsel) stratejilerin seçilmesi, (d) Seçilen kurumsal, rekabet ve işlevsel stratejilerin gerektirdiği, yapı, sistem, insan kaynakları, yönetim tarzı uygulamalarını gerçekçi olarak belirlemek ve uygulamak, önde gelen unsurlardır.
Yukarıdaki paragrafta yer alan unsurlardan a ve b şıkkında yer alan değer zinciri ve 5 güç analizinin stratejik yönetim alanında rekabet stratejilerinin belirlenmesine yönelik alanda çok popüler olan ve yaygın olarak kullanılan analiz yöntemleri olduğunu; c ve d şıklarındaki faaliyetlerin de genel stratejik yönetim konuları olduğunu meslektaşlarımız fark edeceklerdir.
Nitekim Porter bu konuları 1980’lerdeki ilk dönem kitaplarında – Rekabet Stratejileri (Competitive Strategy) / Rekabet Avantajı (Competitive Advantages) – daha kapsamlı olarak ele alıp açıklamalarda bulunmuştur.
Porter’a göre ülkelerin belirli sektörlerde uluslararası rekabet gücü kazanabilmelerinde yarar sağlayan, birbirleri ile bağımlı, bağlantılı ve etkileşimli olmaları nedeni ile “Diamond-Elmas” yapı olarak tanımlanan bu dört temel faktör dışında iki önemli dış unsurun da uluslararası üstünlük sağlanmasında önemli rolü bulunmaktadır.
Resmi Makamların Rolü
Ülke resmi makamları ülke işletmelerinin uluslararası ortamda rekabet üstünlüğü sağlamasına yol açacak elmas-içi dört temel faktörün oluşturulması ve geliştirilmesinde önemli bir payı vardır.
Resmi makamların genel ve sektörel işgücü eğitim programları, genel ve sektörel özendirme(teşvik) uygulamaları, para ve sermaye piyasaları düzenlemeleri, ürün kalite standartları, Uluslararası tedarik ve dağıtımda uygulanan vergi düzenlemeleri, rekabetin engellenmesi konusunda düzenlemeleri, ve benzer diğer karar ve eylemleri, elmas-içi dört temel faktörün iyileştirilmesi ve geliştirilmesine katkı sağlayabilmektedir.
Bu bilinçle destek sağlayan kamu yönetim makamlarının ülkelerinin uluslararası ticaret faaliyetlerinde üstünlük sağlanmasındaki katkıları yadsınamaz.
Şans Faktörü
Tüm yaşamda olduğu gibi, sınırötesi uluslararası ticari faaliyetlerde üstünlük sağlamada önemli bir etken de şans faktörüdür. Her ne kadar stratejik yönetim teknikleri ile dış çevresel olaylarda belirsizliklerin azaltılmasına gayret edilse de tam bilgi ve verileri haiz rasyonel analizler yapılması ve karar verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
İnsanoğlunun fizyolojik beyin fonksiyonları tüm bilgileri toplamaya, onları tam anlamı ile analiz ederek çok sayıda seçenekler üretmeye imkan vermemektedir. Bu nedenle insan kısıtlı biçimde, sadece belirli olarak kendi seçtiği ve analiz edebileceği bilgiler yardımı ile sınırlı sayıda seçenekler üretebilmekte, yani kısıtlı kişisel yetenekleri nedeni ile, karmaşıklıktan ziyade basit modeller üreterek analiz yapma ve karar verme eğilimine girmektedir.
Bu durum literatürde “Kısıtlı Rasyonellik” olarak tanımlanmaktadır. Dolayısı ile bilinmedik, beklenmedik koşulların ortaya çıkması her alanda olduğu gibi uluslararası ticaret faaliyetlerinde de kaçınılmazdır.
Bu nedenle de şans faktörünün gözden uzak tutulmaması gerekmektedir
Şans faktörü olarak tanımlayabileceğimiz bazı hususlar arasında; uyarı sinyalleri vermeyen sektör içi veya dışında ani gelişen ve ortaya çıkan önemli teknolojik buluşlar, uygulamalar, düzenlemeler; yabancı ülke resmi makamlarının kararları, ulusal ve uluslararası finansal(para ve sermaye) piyasalarda beklenmedik ani dalgalanmalar; küresel ve ülkesel ekonomik ve siyasi krizler; yakın ve uzak çevrelerde savaş ve gerginlik durumları sayılabilir.
Elmas-içi etkili dört temel faktörün iyileştirilmesi ve geliştirilmesi konusunda elmas-dışı resmi makam düzenlemeleri ve şans unsurlarının da dikkate alınarak yapılacak çalışmalar uygun bir şekilde gerçekleştirildiğinde söz konusu ülke sektörlerinde yenilikçi, yaratıcı ve gelişmiş yetkinlikler elde edilebilecek ve bu durum da ülkelerin bütünleşik karşılaştırmalı ve rekabet üstünlükleri elde etmesine yol açabilecektir.
M.Porter’ın Ulusların Rekabet Üstünlüğü teorisi , ülkeye özgü ve işletmeye özgü üstünlükleri birleştiren ve bütünleştiren, günümüzde ilgili çevrelerde yüksek kabul gören çağdaş bir çalışmadır.