Yeni Makaleler

İçinden “Kriz” Geçen bir Bienal Öyküsü

Kriz’i genel anlamı ile bir kurumun rutin/olağan sistemini bozan ve aniden ortaya çıkan herhangi bir acil durum olarak tanımlayabiliriz. Bu tanımdan hareketle krizlerin ortaya çıktığı kurumda

Ernest H.Shackleton: Güney Kutbunda Bir Liderlik Abidesi

Daha önce yayınlanan yazılarımızda çeşitli defalar belirtildiği gibi, liderliğin  oluşumu ve  sürdürülmesinde önemli etkenlerden birisi, liderin belirsizlikleri iyi yönetebilmesi, kriz ve zorlayıcı durumlarla baş edebilmesi, 

Mekanik İşletme Yapıları ; Çevreye Duyarlı,  İnsan’a Duyarsız mı?..

Aşağıda M.Ö.400 yıllarında yaşamış Çinli bir akil adam olan Chuang-Tzu tarafından anlatılmış ve günümüze kadar gelmiş olan bir öykü yer alıyor;

Han nehri kıyılarında sebze bahçesinde sulama kanalını su ile doldurmaya çalışan yaşlı adam, kuyuya inip avuçları ile aldığı suyu yukarı çıkartarak kanala döküyordu. Suyu çıkarıp kanala dökmek için verdiği emek ve çaba son derecede yorucu olmasına rağmen, her seferinde elde edilen sonuç avuç içi kadar bir su birikimiydi.

“Daha az emek ve çaba ile daha çok sulama kanalı doldurabilirsin. Öğrenmek ister misin?” diye sordu Tzu, yaşlı adama. “Nasıl olacak bu?..” diye yaklaştı yaşlı adam.

“Tahta bir kaldıraç yapacaksın, bir tarafı ağır, diğer tarafı hafif olacak. Hafif tarafa bağlı kovayı suya indirip dolduracak ve sonra da ağır tarafın etkisi ile yukarı bir tüy hafifliği ile çıkartıp kanala boşaltacaksın. Bu kadar basit işte.”

Yaşlı adamın yüzü birden öfke ile kızardı. “Hocam bana dedi ki; Her kim ki iş’inde araç- makine kullanır, görevini de makine gibi yapar. Makine gibi görev yapanın yüreği de makine gibi olur. Makine gibi yüreğe sahip olan sadeliğini, yalınlığını kaybeder. Sadeliğini kaybeden de ruhunu, duygusunu kaybeder. Ruhun, duygunun kaybedilmesi insanı kendine yabancılaştırır, dürüstçe bir davranış değildir. Bu nedenle işimde makine kullanmaktan utanırım, yoksa söylediklerini bilmediğimden değil.”

Yukarıdaki öyküde makine kullanımının, insan ruhunu da aynı şekilde makineleştirdiğini belirten yaşlı Çin’linin söylemi, maksadını aşan biraz abartılı bir söylem sayılabilir, belki !..   İşletmelerde makineleşme düzeyi, üretim çıktılarını, organizasyon yapısını ve çalışan ilişki ve davranışlarını etkiler. Zaten oluşumun amacı da işyerinde etkili ve verimliliğin yükseltilmesidir; ama  hiçbir zaman çalışanların makineleştirilmesi, robotlaştırılması, kendilerine yabancılaşması veya ruhlarını ve duygularını kaybetmeleri  değildir.

İşletmelerde etkin üretim amaçlı makineleşme eğilimi yanında,  organizasyon çalışmalarında bir yapılaşma türü olan mekanik işletme yapılarının ileri düzeyde örneklerinin de  ‘makine’ metaforu ile benzeştirilerek  tanımlanmasına   oldukça sık rastlayabiliyoruz. Örneğin, Henry Mintzberg’in  ‘Makine Bürokrasisi’ yapı türü; Max Weber’in ‘Önceden belirlenmiş bir makinede olduğu gibi…’ söylemini kullanarak  açıkladığı  bürokratik organizasyonu; Geert Hofstede’nin kitabında atıf yaptığı  ve kullandığı Owen James Stewart’ın ‘İyi Yağlanmış Makine’ konfigürasyonu ve benzerlerinin çoğu, mekanik işletme yapısı özellikleri taşıyan  benzer yapılardır.  

Mekanik İşletme/Organizasyon Yapısı

İşletme yapıları, işin doğası gereği bölünen işlerin(farklılaşma süreci) gruplandırılması(bütünleşme süreci) sonucu ortaya çıkmaktadır. Gruplandırılma sonucu ortaya çıkan basit, basık-sivri, kurmay-komuta, merkezi-merkezkaç ve biçimselleşmiş-biçimselleşmemiş yapı türleri hiyerarşik yapıdaki yetki(emir-komuta) ilişkileri temelinde  oluşmaktadır.

Emir-komuta ilişkileri sonucunda oluşan farklı özellikli yapılar yanında, çevreye duyarlı işletme yapıları/konfigürasyonları da  bulunmaktadır.  Çevresel belirsizlik düzeyine  göre etkililiği ve verimliliği arttırabilecek  işletme/organizasyon yapıları farklı kombinasyonlarda oluşturulmaktadır.  T.Burns ve G.M.Stalker’ın 1961 yıllarında öncü çalışmalarında belirttiği bu kombinasyonlar, durgun ve dengeli çevresel koşullarda etkili ve verimli  sonuçlar verecek uygun  ‘Mekanik-mechanistic’  yapı; değişken  ve dinamik çevresel koşullarda etkili ve verimlilik sağlayacak ‘Organik-organic’ yapı, olarak  tanımlanmaktadır.

Organik  yapıların tersi özelliklere sahip  mekanik  özellikli yapıların en önemli amacı, koşulların değişmediği, belirsizliğin bulunmadığı  ortamlarda yüksek performans sağlamaya yönelik  hata oranı düşük,  makine gibi ‘tıkır, tıkır’ çalışan bir işletme yapısını oluşturmak ve çalışmasını sağlamaktır.  Yapının en belirgin özelliği onun öngörülebilir, durgun ve dengeli bir çevreye uygun yapı olmasıdır.

Mekanik işletme yapısında iş ve görevler önceden belirlenmiş standartlara uygun olarak gerçekleştirilebilecek şekilde  kapsamlı olarak düzenlenmiş, yetki ve otorite sorunları belirlenmiş; açık ve seçik sorumluluklar, raporlama yöntemleri, kural ve prosedürler oluşmuştur.

Her çalışan ne’yin nasıl yapılacağını, sorumluluğunu açık ve seçik olarak bilmekte; hiç kimseye fazlaca sorup, soruşturmadan, mevcut kural ve prosedürlere göre de uygulamaktadır.  Değişmeyen koşullarla ve beklentilerle aynı iş ve görevleri tekrarlayarak gerçekleştiren ve böylece uzmanlık düzeyleri yükselen çalışanların hata oranı azalmakta, sorunlarla karşılaşma olasılığı son derecede düşük olmakta, arzulanan sonuçlara da genellikle etkili ve verimli olarak ulaşılmaktadır. Böyle bir  yapı içinde faaliyette bulunan üst yönetim ve her düzeydeki yöneticiler işletmede nelerin  nasıl yapıldığı konusunda güçlü bir gözetim ve denetime de sahiptirler. 

Kısaca, yukarıdaki paragraflarda belirtildiği üzere mekanik işletme yapısının amacı öngörülebilir, durgun, dengeli çevresel koşullarda  faaliyette bulunan işyerlerinde etkili ve verimliliğin arttırılmasıdır.

Ama bu tür yapıların örneklerinden bazılarında  ileri düzeyde bölünmüş iş ve görevler, standartlaşmış prosedürler, kurallar o derecede katı bir şekilde uygulanmaktadır ki, beklenen amacın ötesinde, çalışanları da nefessiz bırakabilmekte, adeta onları bir makine-insan/robot durumuna dönüştürebilmektedir . Örneğin, 1910 yılında Henry Ford’un kurduğu Highland Park otomobil fabrikasında,  kurucusunun  vizyonu ve fikirleri sonucunda otomobil üretimindeki katı Taylorist uygulamalar çalışanları robotlaştıran, ruh ve duygularını makineleştiren, insancı, katılımcı ve demokratik yönetim tarzlarının  yer almadığı yüksek derecede katı mekanik özellikli bir işletme türüdür.

Mekanik işletme yapıları,  iyi yağlanmış makine örneği bir düzene sahip olabilir; böyle bir benzetim ile de sıfatlandırılabilir. Ama bu tür işletme yapılar, hiçbir zaman makineleşmiş bir yüreğe sahip yönetici ve çalışanların görevlendirildiği,  ruh, duygu ve empatiden yoksun, içinde yer alan tüm çalışanların nefesini kesen, ileri düzeyde otokratik davranış tarzı ile  yönetilen bir yapı asla değildir.  Böyle bir özellik mekanik işletme yapısının ne tanımlamasında, ne de amacında yer alır.

Bu bağlamda, mekanik işletme yapısı tanımlamasında ’Makine’ metaforu kullanımının, çalışanları ‘makine-insan’ anlamında çağrıştırmadığı ve uygulamayı aynı yönde etkilemediği sürece fazla bir zararı yoktur.

Ama acaba uygulama aşamasında ortaya çıkan tablo her zaman olumlu beklentileri karşılayan bir tablo mudur?..

Şöyle bir  etrafımıza bir bakalım… Acaba günümüzde etkili ve verimli üretim amaçlı, durgun, dengeli ve öngörülebilir çevrelerde yararlı ‘iyi yağlanmış makine’ benzeri, ama amacının ötesinde çalışanları da robotlara dönüştürebilecek düzeyde sert ve katı özellikli- geçmişin Fordist düzenine benzer- mekanik yapılar var mıdır?..

Eğer var ise bu tür makineleşmiş, tekdüzeleşmiş organizasyonlarda  yer alan çalışanlar acaba ne denli makineleşmiş bir yüreğe sahiptir, ruhları, duyguları ne durumdadır. Kendilerine yabancılaşmışlar mıdır, bir sıkılma duygusu, bir nefessiz kalma hissi yaşarlar mı?..  

Aşağıda katı  bürokratik kurallara sahip uluslararası bir gıda zinciri restoranına ait bir genelge/formda çalışanların her koşulda göstermesi gereken  davranış biçimleri de belirlenmiş…

Mekanik yapı benzeri  özellikleri çağrıştıran bu hizmet işletmesi ile ilgili değerlendirmeyi lütfen siz yapın…

Karar sizin…

Bu tür ortamlara alışmış ve kanıksamış çalışanlar ruhlarını kaybederler mi, kendilerine yabancılaşırlar mı, pek bilemeyiz, ama M.Ö 400 yıllarında Han nehri civarında yaşamış olan yaşlı Çin’li günümüzde yaşamış olsaydı, bu tür bir restorana büyük bir olasılıkla müşteri olarak adım atmazdı.   


Not: Aşağıdaki Charlie Chaplin’in senaryosunu yazıp, yönettiği, başrolünü de oynadığı ‘Modern Zamanlar’ filminden bir video bulunuyor.  Filmde 1930’lardaki büyük ekonomik bunalımın etkisindeki ABD’de  bozulan ekonomik ve toplumsal koşullarda çalışma ilişkileri, emeğin yabancılaşması, çalışanların robotlaşması hicvedilmekte; kapitalist sistem ve  klasik yönetim yaklaşımında  işbölümünün aşırılaşması ve katı hiyerarşik düzenin eleştirisi yapılmaktadır.          

Çin’li yaşlı adam öyküsü kaynağı; Morgan,G.; Images of Organization;SAGE Publication;S:11-14.

Bu içeriği paylaşmak istermisiniz?

Facebook
Twitter
LinkedIn

Bu içeriği yorum yazmak istermisiniz?