Yeni Makaleler

F.W.Taylor ; Yönetim Dahisi veya Şeytan

Amerikalı bir makine mühendisi olan Frederic W.Taylor(1856-1915),  işletmelerin rakiplerine rekabet üstünlüğü sağlamak için fabrikalarda işgücünün veriminin nasıl yükseltileceği ile ilgili  çalışmalara odaklanmıştı. Taylor’a göre işgücünün

Mitolojik, Dini ve Edebi Eserlerde İşletme, Yönetim ve Liderlik Örnekleri

İnsanoğlu’nun tarihi  siyasi, ekonomik, sosyokültürel alanlarda çeşitli dersler çıkarabileceğimiz örneklerle doludur. Çeşitli dönemlerde yazılmış mitolojik, dini ve edebi kaynakları incelediğimizde  iş, görev, kurum, organizasyon, stratejik uygulamalar ve  liderlik  örneklerinin bugünkü yaşamımızda  karşılaştığımız örneklerden pek farklı olmadıklarını görürüz.

Beowulf, Roland’ın Şarkısıİlyada ve  Odyssey gibi batı klasiklerinde,  Heredot, Thucydides, Xenophon’un tarih yazınlarında olumlu ve olumsuz yönetici ve  lider örneklerine; ekonomik ve sosyal olaylardan kaynaklanan  toplumsal sorunlara oldukça sık rastlanmaktadır. Çeşitli din peygamberleri ve azizleri, Achilles, Jül Sezar, Büyük İskender, Agamemnon, Ulysses gibi askeri ve siyasi  yöneticiler ve liderler bu örneklerden bazılarıdır.

Confucius ve Lao-Tzu öğretilerinde, Antik Yunan ve  Roma uygarlıklarında Cicero, Marcus Aurelius, Seneca, Plutarch’ın  çeşitli görüşler ileri süren eserleri yanında;  Sophocles’in  ‘Antigone’, Plato’nun ‘Cumhuriyet’, Aristo’nun ‘Politika’, adlı eserleri günümüzün  siyaset yönetimi ve liderliği konusunda   önde gelen  başvuru kaynakları arasındadır.

Onbirinci yüzyılda Yusuf Has Hacip’in ‘Kutadgu Bilik’; Rönesans döneminde Machiavelli’nin ‘Prens’, Montesqieu’nun ‘Kanun’ların Ruhu’, Locke’nin ‘Hükümet Üzerine İki İnceleme’ adlı eserlerinde  kurumlar, yönetim ve politika ile ilgili değerli görüşler  yer almaktadır.

Klasik edebiyat alanında  Shakespeare’nin ‘Hamlet’, ‘Jül Sezar’, ‘Macbeth’ ve  ‘3.Richard’,  H.Melville’in ‘Moby Dick’”, Victor Hugo’nun ‘Sefiller’i;  son yüzyılda  L. Tolstoy’un ‘Savaş ve Barış’,  A.Miller’in  ‘Satıcının Ölümü’, J.Steinbeck’in ‘Gazap Üzümleri’; yakın dönem Türk edebiyatında Yaşar Kemal’in ‘İnce Memed’, Tarık Buğra’nın ‘Küçük Ağa’,  Kemal Tahir’in ‘Devlet Ana’, ve  benzeri eserlerde yönetim,  liderlik, ve insan ilişkileri konularını işleyen metinler yer almaktadır.

Sinema sanatları alanında da  yönetim ve liderlik derslerinin çıkarılabileceği  örnek kaynaklar bulunmaktadır. ‘Yurttaş Kane’, ‘Ölü Ozanlar Derneği’, ‘Wall Street’, ‘Apollo 13’,  ‘Yüzüklerin Efendisi’, ‘Baba’,  ‘Eşkıya’, ‘Züğürt Ağa’, ‘Yol’ ve benzeri  filmlerden  paha biçilmez dersler alabileceğimize inananların sayısı gün geçtikçe artmaktadır.

Nitekim,  geçmiş yıllarda çeşitli üniversitelerde edebi/görsel eser kaynaklı dönemsel iş modelleri ve liderlik davranışlarının önemi kabul edilerek ilişkili konularda bazı dönemlerde dersler, programlar açıldı.  Örneğin, ABD’de Columbia Üniversitesi’nde MBA öğrencileri ve iş insanları için   Shakespeare’in eserlerinin incelendiği ‘Mükemmel Prensin Peşinde’ adlı bir işletme eğitimi programı;  İngiltere’de  Cranfield Üniversitesi’nde 16.yüzyılda Shakespeare’nin kurduğu ve günümüze kadar yaşatılan Globe Tiyatrosu ile işbirliği içinde benzer bir liderlik programı başlatıldı.

Kuşkusuz, mitolojik, dini ve edebi temelli klasik kaynaklarda açıklanmış iş yaşamı, yönetim ve liderlik uygulamaları, eserlerin sahibi sanatçı ve yazarların yaşadıkları dönemlere ait algı ve  yargıları ile kaleme alınmıştır. Dolayısı ile günümüzde kabul görmüş bilimsel ilke ve yöntemlere uygun olarak üretilmemişlerdir. Ama ne olursa olsun,  bu kaynaklar  döneminin ‘gören gözleri’ olan  yetkin yazarların tanımladığı yönetim, liderlik, sosyokültürel  örnekler ile ait oldukları dönemlere ait  güçlü  resimler verebilmektedir.

Çeşitli kaynaklardan klasik veya modern örneklerin  sadece işletme, yönetim ve liderlik konusunda değil, her alanda insanoğlu için paha biçilmez bir hazine olduğuna yürekten inanıyorum. Bu nedenle, bu web sitesinde arada bir  farklı alanlarda büyük  eser kaynaklı veya içerikli; işletme, yönetim ve sosyokültürel  konularla ilişkili  çeşitli yazılar yer alacaktır.

Bugün aşağıda yer alan edebi  kaynaklı ilk yazı misafir bir yazara ait. Prof. Dr. Aaron Santesso bizi Shakespeare’in eserlerinde yer alan liderlik  karakterleri ile tanıştıracak.

Keyifli okumalar dilerim…

Prens’lerin Aynaları ; Shakespeare Eserlerinde Liderlik Portreleri

Batı edebiyatında yazarlar, eserlerinde  ‘liderlik’ konusunu asırlar boyunca irdelemişlerdir. Machiavelli’nin de aralarında bulunduğu  çeşitli yazarların kaleme aldığı ve ‘Prens’lerin  Aynaları’ nitelemesi ile kategorik bir şekilde  gruplanan bu tür eserler, kral ve benzeri üst yöneticilerin sahip olması gereken özellik ve becerileri tanımlayan içeriklere sahiptir; ve bu bağlamda lider ve yöneticilere ışık tutan  rehberler  niteliğindedir.

Bu kategori içinde yer alan  eserlerin en önemli özelliği, okuyucularına ve ilgililere  liderlik üzerine, yaşamlarında uygulayabilecekleri ‘ders’ niteliğinde çıkarımlar sunmalarıdır.  Gerçekten, Gulliver’in Gezileri’nden, Moby Dick’ekadar  çeşitli eserler ilgi çekici kurguları yanında farklı liderlik portreleriyle doludur. Gulliver seyahatleri sırasında çesit çesit liderlerle bir araya gelir; Moby Dick’deki Kaptan Ahab ise bir balinaya karşı saplantı haline gelen kin ve nefretini sergilerken,  yanında çalışan denizcilere ilham veren  liderlik davranışlarına sahip bir kişidir.

Batı edebiyatı tarihinde liderlik konusunu son derece karmaşık, ilginç, ama aynı zamanda farklı yüzleri ile  işleyen ve inceleyen önemli yazarlardan biri, kuşkusuz Shakespeare’dir. Shakesperare’in tüm eserleri çeşitli liderlik portreleri ile doludur. Trajedileri ise genellikle liderlerin  kusurlarını, hatalarını  sergileyen  eserlerdir. Hatta bu konuda biraz daha iddialı olarak, trajedileri trajedi yapan temel ögenin, olay kurgularından ziyade,  oyunların baş karakteri olan liderlerin kendi tutum ve davranış kusurlarını göremiyor, fark edemiyor  olmalarıdır, diyebiliriz.

Shakespeare’nin Roma trajedileri liderlik hataları ve onların doğurduğu felaketleri anlatır. Titus Andronicus kazandığı terfi teklifini geri çevirip intikam pesinde koşturur; Julius Caesar danışmanlarının uyarılarını hiçe sayar, duymazdan gelir.

Yazarın daha az bilinen Coriolanus adlı eseri ise liderlik özellik ve becerilerine  sahip bulunmayan bir yöneticinin analizidir adeta. Kazandığı zafer nedeni ile halk tarafından  Coriolanus  ismiyle tanınan parlak bir geçmişe sahip general senato secimlerinde başarılı olur. Halk o’ndan çok şey beklemektedir. Ama bir zaman sonra yeni senatör’ün kontrol edilemez kibiri ve  toplumsal paydaşlarına karşı  küçümseyici davranışları ortaya çıkar. Yeni senatör mevkidaşları ile hiçbir ortak nokta bulamadığı gibi, astları ve takipçileri  ile  iletişim kurmayı da güçsüzlüğün  göstergesi olarak kabul etmektedir. Oyunun geçtiği dönemde Roma bir cumhuriyet idaresi olarak  yönetilmektedir, ama Coriolanus kendini bir kral olarak görmekte, ve tüm eleştirilerin üstünde tutmaktadır.

Oktavius tarafından mağlubiyete uğratılan Anthony ve Cleopatra’ya gelirsek, yenilginin askeri güçsüzlüklerden değil de, yine  liderlik hatalarından kaynakladığını görürüz. Cleopatra tüm olumsuzluklardan kendine kötü haber getiren haberciyi sorumlu tutar ve suçlar; Anthony de  cesur ve güçlü görünmek istediği icin stratejik manevraları küçümser, ihmal eder. Ikisi de politik müttefiklerine  ihanet içinde son’larını kendi hazırlarlar. 

Shakespeare’in üç büyük trajik karakteri – Macbeth, Othello, ve Lear –  liderlik ögelerini taşıyan, ama kusurlu davranışlar sergileyen tipik  örneklerdir. Oyunların sonunda hepsi de belirli kendi hatalarının ve kusurlarının kurbanı olurlar.

Macbeth’in güçlü politik potansiyeli sabit fikirliliği yüzünden baltalanır ve o’nu despot bir yöneticiye dönüştürür. Othello akılcı, karizmatik ve kararlıdır, ancak yanında calışanları iyi değerlendiremez. Sorumluluk verilmemesi gereken zayıf karakterli kişileri güç sahibi yapar, ve bu kusuru yüzünden Iago’nun kurbanı olur. Aynı şekilde, Kral Lear kendisine öyle güvenmektedir ki, küçümsediği hırslı  yakınlarının onu ne duruma sürükleyeceğini öngöremez.  Dalkavukları sever, övülmeyi bekler, eleştiriye hiç gelemez. O yüzden kendisini ikaz etmeye çalışan gerçek dostlarını sürgüne yollarken; güçlü gördüğü ve kendisine övgüler yağdıran (ama içten pazarlıklı olduğunu anlayamadığı) kişileri ödüllendirir.  Bu yönü ile tam bir olumsuz liderlik örneğidir.

Shakespeare’in trajedileri liderlik özellik ve becerileri hakkında güçlü ve  evrensel bir mesaj vermekte midir?.. Tam olarak değil. Ama çoğu trajedisinde sonraki dönemlerde ‘Büyük Adamlar Teorisi’ olarak adlandırılan liderlik yaklaşımında yer alan ögeler  bazı yönleri ile eleştiri konusu yapılmıştır. Örneğin, Othello ve Macbeth özellikleri ve becerileri itibarı ile sanki lider olmak için doğmuşlardır. Astları ve diğer toplumsal paydaşları adeta onlara tapar. Liderlerde bulunması gereken çoğu özelliklere sahiptirler. Ama  her ikisi de zaman içinde yersiz ve hatalı davranışları ile olumsuz liderlere dönüşür.

Shakespeare, trajedilerinde  bu olumsuz dönüşümün, tüm güçlü liderlerin görmezden geldiği hırsları,  kavrayamadıkları hataları, kusurları yüzünden gerçekleştiğini  gösterir okurlarına. Daha da önemlisi  yazar, lider olmaya meyilli kişilerin aslında manipülasyona çok yatkın, zayıf  kişiler olduğuna inanan ve bunu oyunlarında sergilemekte mahsur görmeyen bir kişidir. Örneğin Macbeth, Lady Macbeth tarafından; Othello, Iago tarafından; Lear, iki büyük kızı tarafından kolaylıkla kontrol edilebilen, yönetilen, manipüle edilebilen kişilerdir.

Shakespeare  trajedilerinde, yazarın  zaman zaman  farklı şekilde söylemlerle işaret ettiği  gibi, ‘Her lider kendi tutum ve davranışlarının sonucunda kendi bacağından asılmaktadır’. Hırs, bencillik, aşırı özgüven, kendini beğenmişlik, ve gerçek resmi kendi seçtikleri çerçevelerinden farklı bir şekilde görerek yanlış değerlendirmek; tüm bunlar normal sürdürülen yaşamları, rahatlıkla bir trajedi haline  dönüştürebilmektedir. 

Prens’lerin  Aynaları’ nitelemesi ile kategorik bir şekilde  gruplanan batı edebiyatının klasik  eserleri, liderlik özellik, beceri ve davranışlarını olumlu ve olumsuz çeşitli yönleri ile  tanımlayan güçlü içeriklere sahiptir.

Gerçekten yetkin klasik yazarların eserlerinden öğrenilecek çok şeyler var…


Website Yazarının Notu: Aşağıdaki videoda  Prof. Santesso’nun yazısında belirtmiş olduğu Shakespeare’in ‘Coriolanus’ adlı eserinin modern zamanlara  uyarlanmış filminden bir sahne var.  Videoda  M.Ö.509-27 yılları arasında  bir Cumhuriyet olarak yönetilen Roma’da seçimle başa gelen, ama seçmen ve yurttaşları ile doğru  iletişim kurmakta güçlük çeken,  zaman içinde kendini bir kral gibi tüm eleştirilerin üzerinde tutan, söylem ve davranışlarını gün geçtikçe sertleştiren  general/senatör Coriolanus’un bir tiradını izleyeceksiniz.  2011 yılında çekilen filmin yönetmeni Ralph Fiennes aynı zamanda başrol Coriolanus’u oynuyor.

AARON SANTESSO, PhD :  17. ve 18. Yüzyıl İngiliz Edebiyatı uzmanı, Kanada asıllı bilim insanı. ABD Georgia Institute of Technology(GeorgiaTech), Ivan Allen Edebiyat, Medya ve İletişim Koleji profesörüdür. Ortak yazarı olduğu “The Watchman in Pieces: Surveillance, Literature, and Liberal Personhood(Yale University Press)” adlı eseri ile ABD Modern Language Association(MLA), James Russel Lowell ödülü sahibidir. Çeşitli konularda kitapları yanında, Modern Philology, American Literary History, Modern Fiction Studies, Eighteenth-Century Studies dahil olmak üzere  akademik kaynaklarda  özgün inceleme ve  makaleleri yayınlanmıştır.

Bu içeriği paylaşmak istermisiniz?

Facebook
Twitter
LinkedIn

Bu içeriği yorum yazmak istermisiniz?