İnsanoğlu’nun tarihi siyasi, ekonomik, sosyokültürel alanlarda çeşitli dersler çıkarabileceğimiz örneklerle doludur. Çeşitli dönemlerde yazılmış mitolojik, dini ve edebi kaynakları incelediğimizde iş, görev, kurum, organizasyon, stratejik uygulamalar ve liderlik örneklerinin bugünkü yaşamımızda karşılaştığımız örneklerden pek farklı olmadıklarını görürüz.
Beowulf, Roland’ın Şarkısı, İlyada ve Odyssey gibi batı klasiklerinde, Heredot, Thucydides, Xenophon’un tarih yazınlarında olumlu ve olumsuz yönetici ve lider örneklerine; ekonomik ve sosyal olaylardan kaynaklanan toplumsal sorunlara oldukça sık rastlanmaktadır. Çeşitli din peygamberleri ve azizleri, Achilles, Jül Sezar, Büyük İskender, Agamemnon, Ulysses gibi askeri ve siyasi yöneticiler ve liderler bu örneklerden bazılarıdır.
Confucius ve Lao-Tzu öğretilerinde, Antik Yunan ve Roma uygarlıklarında Cicero, Marcus Aurelius, Seneca, Plutarch’ın çeşitli görüşler ileri süren eserleri yanında; Sophocles’in ‘Antigone’, Plato’nun ‘Cumhuriyet’, Aristo’nun ‘Politika’, adlı eserleri günümüzün siyaset yönetimi ve liderliği konusunda önde gelen başvuru kaynakları arasındadır.
Onbirinci yüzyılda Yusuf Has Hacip’in ‘Kutadgu Bilik’; Rönesans döneminde Machiavelli’nin ‘Prens’, Montesqieu’nun ‘Kanun’ların Ruhu’, Locke’nin ‘Hükümet Üzerine İki İnceleme’ adlı eserlerinde kurumlar, yönetim ve politika ile ilgili değerli görüşler yer almaktadır.
Klasik edebiyat alanında Shakespeare’nin ‘Hamlet’, ‘Jül Sezar’, ‘Macbeth’ ve ‘3.Richard’, H.Melville’in ‘Moby Dick’”, Victor Hugo’nun ‘Sefiller’i; son yüzyılda L. Tolstoy’un ‘Savaş ve Barış’, A.Miller’in ‘Satıcının Ölümü’, J.Steinbeck’in ‘Gazap Üzümleri’; yakın dönem Türk edebiyatında Yaşar Kemal’in ‘İnce Memed’, Tarık Buğra’nın ‘Küçük Ağa’, Kemal Tahir’in ‘Devlet Ana’, ve benzeri eserlerde yönetim, liderlik, ve insan ilişkileri konularını işleyen metinler yer almaktadır.
Sinema sanatları alanında da yönetim ve liderlik derslerinin çıkarılabileceği örnek kaynaklar bulunmaktadır. ‘Yurttaş Kane’, ‘Ölü Ozanlar Derneği’, ‘Wall Street’, ‘Apollo 13’, ‘Yüzüklerin Efendisi’, ‘Baba’, ‘Eşkıya’, ‘Züğürt Ağa’, ‘Yol’ ve benzeri filmlerden paha biçilmez dersler alabileceğimize inananların sayısı gün geçtikçe artmaktadır.
Nitekim, geçmiş yıllarda çeşitli üniversitelerde edebi/görsel eser kaynaklı dönemsel iş modelleri ve liderlik davranışlarının önemi kabul edilerek ilişkili konularda bazı dönemlerde dersler, programlar açıldı. Örneğin, ABD’de Columbia Üniversitesi’nde MBA öğrencileri ve iş insanları için Shakespeare’in eserlerinin incelendiği ‘Mükemmel Prensin Peşinde’ adlı bir işletme eğitimi programı; İngiltere’de Cranfield Üniversitesi’nde 16.yüzyılda Shakespeare’nin kurduğu ve günümüze kadar yaşatılan Globe Tiyatrosu ile işbirliği içinde benzer bir liderlik programı başlatıldı.
Kuşkusuz, mitolojik, dini ve edebi temelli klasik kaynaklarda açıklanmış iş yaşamı, yönetim ve liderlik uygulamaları, eserlerin sahibi sanatçı ve yazarların yaşadıkları dönemlere ait algı ve yargıları ile kaleme alınmıştır. Dolayısı ile günümüzde kabul görmüş bilimsel ilke ve yöntemlere uygun olarak üretilmemişlerdir. Ama ne olursa olsun, bu kaynaklar döneminin ‘gören gözleri’ olan yetkin yazarların tanımladığı yönetim, liderlik, sosyokültürel örnekler ile ait oldukları dönemlere ait güçlü resimler verebilmektedir.
Çeşitli kaynaklardan klasik veya modern örneklerin sadece işletme, yönetim ve liderlik konusunda değil, her alanda insanoğlu için paha biçilmez bir hazine olduğuna yürekten inanıyorum. Bu nedenle, bu web sitesinde arada bir farklı alanlarda büyük eser kaynaklı veya içerikli; işletme, yönetim ve sosyokültürel konularla ilişkili çeşitli yazılar yer alacaktır.
Bugün aşağıda yer alan edebi kaynaklı ilk yazı misafir bir yazara ait. Prof. Dr. Aaron Santesso bizi Shakespeare’in eserlerinde yer alan liderlik karakterleri ile tanıştıracak.
Keyifli okumalar dilerim…
Prens’lerin Aynaları ; Shakespeare Eserlerinde Liderlik Portreleri
Batı edebiyatında yazarlar, eserlerinde ‘liderlik’ konusunu asırlar boyunca irdelemişlerdir. Machiavelli’nin de aralarında bulunduğu çeşitli yazarların kaleme aldığı ve ‘Prens’lerin Aynaları’ nitelemesi ile kategorik bir şekilde gruplanan bu tür eserler, kral ve benzeri üst yöneticilerin sahip olması gereken özellik ve becerileri tanımlayan içeriklere sahiptir; ve bu bağlamda lider ve yöneticilere ışık tutan rehberler niteliğindedir.
Bu kategori içinde yer alan eserlerin en önemli özelliği, okuyucularına ve ilgililere liderlik üzerine, yaşamlarında uygulayabilecekleri ‘ders’ niteliğinde çıkarımlar sunmalarıdır. Gerçekten, Gulliver’in Gezileri’nden, Moby Dick’ekadar çeşitli eserler ilgi çekici kurguları yanında farklı liderlik portreleriyle doludur. Gulliver seyahatleri sırasında çesit çesit liderlerle bir araya gelir; Moby Dick’deki Kaptan Ahab ise bir balinaya karşı saplantı haline gelen kin ve nefretini sergilerken, yanında çalışan denizcilere ilham veren liderlik davranışlarına sahip bir kişidir.
Batı edebiyatı tarihinde liderlik konusunu son derece karmaşık, ilginç, ama aynı zamanda farklı yüzleri ile işleyen ve inceleyen önemli yazarlardan biri, kuşkusuz Shakespeare’dir. Shakesperare’in tüm eserleri çeşitli liderlik portreleri ile doludur. Trajedileri ise genellikle liderlerin kusurlarını, hatalarını sergileyen eserlerdir. Hatta bu konuda biraz daha iddialı olarak, trajedileri trajedi yapan temel ögenin, olay kurgularından ziyade, oyunların baş karakteri olan liderlerin kendi tutum ve davranış kusurlarını göremiyor, fark edemiyor olmalarıdır, diyebiliriz.
Shakespeare’nin Roma trajedileri liderlik hataları ve onların doğurduğu felaketleri anlatır. Titus Andronicus kazandığı terfi teklifini geri çevirip intikam pesinde koşturur; Julius Caesar danışmanlarının uyarılarını hiçe sayar, duymazdan gelir.
Yazarın daha az bilinen Coriolanus adlı eseri ise liderlik özellik ve becerilerine sahip bulunmayan bir yöneticinin analizidir adeta. Kazandığı zafer nedeni ile halk tarafından Coriolanus ismiyle tanınan parlak bir geçmişe sahip general senato secimlerinde başarılı olur. Halk o’ndan çok şey beklemektedir. Ama bir zaman sonra yeni senatör’ün kontrol edilemez kibiri ve toplumsal paydaşlarına karşı küçümseyici davranışları ortaya çıkar. Yeni senatör mevkidaşları ile hiçbir ortak nokta bulamadığı gibi, astları ve takipçileri ile iletişim kurmayı da güçsüzlüğün göstergesi olarak kabul etmektedir. Oyunun geçtiği dönemde Roma bir cumhuriyet idaresi olarak yönetilmektedir, ama Coriolanus kendini bir kral olarak görmekte, ve tüm eleştirilerin üstünde tutmaktadır.
Oktavius tarafından mağlubiyete uğratılan Anthony ve Cleopatra’ya gelirsek, yenilginin askeri güçsüzlüklerden değil de, yine liderlik hatalarından kaynakladığını görürüz. Cleopatra tüm olumsuzluklardan kendine kötü haber getiren haberciyi sorumlu tutar ve suçlar; Anthony de cesur ve güçlü görünmek istediği icin stratejik manevraları küçümser, ihmal eder. Ikisi de politik müttefiklerine ihanet içinde son’larını kendi hazırlarlar.
Shakespeare’in üç büyük trajik karakteri – Macbeth, Othello, ve Lear – liderlik ögelerini taşıyan, ama kusurlu davranışlar sergileyen tipik örneklerdir. Oyunların sonunda hepsi de belirli kendi hatalarının ve kusurlarının kurbanı olurlar.
Macbeth’in güçlü politik potansiyeli sabit fikirliliği yüzünden baltalanır ve o’nu despot bir yöneticiye dönüştürür. Othello akılcı, karizmatik ve kararlıdır, ancak yanında calışanları iyi değerlendiremez. Sorumluluk verilmemesi gereken zayıf karakterli kişileri güç sahibi yapar, ve bu kusuru yüzünden Iago’nun kurbanı olur. Aynı şekilde, Kral Lear kendisine öyle güvenmektedir ki, küçümsediği hırslı yakınlarının onu ne duruma sürükleyeceğini öngöremez. Dalkavukları sever, övülmeyi bekler, eleştiriye hiç gelemez. O yüzden kendisini ikaz etmeye çalışan gerçek dostlarını sürgüne yollarken; güçlü gördüğü ve kendisine övgüler yağdıran (ama içten pazarlıklı olduğunu anlayamadığı) kişileri ödüllendirir. Bu yönü ile tam bir olumsuz liderlik örneğidir.
Shakespeare’in trajedileri liderlik özellik ve becerileri hakkında güçlü ve evrensel bir mesaj vermekte midir?.. Tam olarak değil. Ama çoğu trajedisinde sonraki dönemlerde ‘Büyük Adamlar Teorisi’ olarak adlandırılan liderlik yaklaşımında yer alan ögeler bazı yönleri ile eleştiri konusu yapılmıştır. Örneğin, Othello ve Macbeth özellikleri ve becerileri itibarı ile sanki lider olmak için doğmuşlardır. Astları ve diğer toplumsal paydaşları adeta onlara tapar. Liderlerde bulunması gereken çoğu özelliklere sahiptirler. Ama her ikisi de zaman içinde yersiz ve hatalı davranışları ile olumsuz liderlere dönüşür.
Shakespeare, trajedilerinde bu olumsuz dönüşümün, tüm güçlü liderlerin görmezden geldiği hırsları, kavrayamadıkları hataları, kusurları yüzünden gerçekleştiğini gösterir okurlarına. Daha da önemlisi yazar, lider olmaya meyilli kişilerin aslında manipülasyona çok yatkın, zayıf kişiler olduğuna inanan ve bunu oyunlarında sergilemekte mahsur görmeyen bir kişidir. Örneğin Macbeth, Lady Macbeth tarafından; Othello, Iago tarafından; Lear, iki büyük kızı tarafından kolaylıkla kontrol edilebilen, yönetilen, manipüle edilebilen kişilerdir.
Shakespeare trajedilerinde, yazarın zaman zaman farklı şekilde söylemlerle işaret ettiği gibi, ‘Her lider kendi tutum ve davranışlarının sonucunda kendi bacağından asılmaktadır’. Hırs, bencillik, aşırı özgüven, kendini beğenmişlik, ve gerçek resmi kendi seçtikleri çerçevelerinden farklı bir şekilde görerek yanlış değerlendirmek; tüm bunlar normal sürdürülen yaşamları, rahatlıkla bir trajedi haline dönüştürebilmektedir.
‘Prens’lerin Aynaları’ nitelemesi ile kategorik bir şekilde gruplanan batı edebiyatının klasik eserleri, liderlik özellik, beceri ve davranışlarını olumlu ve olumsuz çeşitli yönleri ile tanımlayan güçlü içeriklere sahiptir.
Gerçekten yetkin klasik yazarların eserlerinden öğrenilecek çok şeyler var…
Website Yazarının Notu: Aşağıdaki videoda Prof. Santesso’nun yazısında belirtmiş olduğu Shakespeare’in ‘Coriolanus’ adlı eserinin modern zamanlara uyarlanmış filminden bir sahne var. Videoda M.Ö.509-27 yılları arasında bir Cumhuriyet olarak yönetilen Roma’da seçimle başa gelen, ama seçmen ve yurttaşları ile doğru iletişim kurmakta güçlük çeken, zaman içinde kendini bir kral gibi tüm eleştirilerin üzerinde tutan, söylem ve davranışlarını gün geçtikçe sertleştiren general/senatör Coriolanus’un bir tiradını izleyeceksiniz. 2011 yılında çekilen filmin yönetmeni Ralph Fiennes aynı zamanda başrol Coriolanus’u oynuyor.
AARON SANTESSO, PhD : 17. ve 18. Yüzyıl İngiliz Edebiyatı uzmanı, Kanada asıllı bilim insanı. ABD Georgia Institute of Technology(GeorgiaTech), Ivan Allen Edebiyat, Medya ve İletişim Koleji profesörüdür. Ortak yazarı olduğu “The Watchman in Pieces: Surveillance, Literature, and Liberal Personhood(Yale University Press)” adlı eseri ile ABD Modern Language Association(MLA), James Russel Lowell ödülü sahibidir. Çeşitli konularda kitapları yanında, Modern Philology, American Literary History, Modern Fiction Studies, Eighteenth-Century Studies dahil olmak üzere akademik kaynaklarda özgün inceleme ve makaleleri yayınlanmıştır.