Bugünkü yazımızda işletme ve yönetim alanında çalışanların çok karşılaştıkları, kullandıkları, ama farklı anlamlar yükledikleri ‘Uzun Dönem’ hakkında açıklamaları, göreli bir kavram olan ‘zamanı’ önce daha geniş bir boyutta, sonra da stratejik yönetim çalışmalarında ele alarak açıklamaya gayret edeceğim.
Bu vesile ile alanda çalışan akademik ve profesyonel meslektaşlarımızın hiç de yabancısı olmadığı işletmelerde yönetim, stratejik yönetim, stratejik planlama, uzun dönemli planlama gibi kavramlarının içerdiği ‘Uzun Dönem’in, ne kadar uzun, veya hangi uzunlukta olduğu; Uzun dönemi belirleyen faktörlerin ne’ler olduğu konusunda belirgin bir önkabul bulunmadığını belirtmek isterim.
Konuyu merak edenler için iyi okumalar dilerim.
Zaman; Göreli Bir Kavram
Albert Einstein’ın (1879-1955) yirminci yüzyılın başlarında yaptığı çalışmalar sonucunda geliştirdiği ‘Görelilik kuramı’ olarak da adlandırılan teorisine göre uzay ve zaman bir algıdır. Diğer bir deyişle, mutlak zaman diye bir şey yoktur. Kişinin uzay ve zamanı algılama biçimi, nerede bulunduğuna ve nasıl hareket ettiğine bağlıdır.
Bir cismin hızına ve çekim merkezine olan uzaklığına(konumuna) göre, zaman hızlı veya yavaş geçmektedir. Çekim merkezlerinin yakınında bulunan bir cisim hızlandıkça o cismin üzerinde zaman yavaşlamaktadır. Hız arttıkça zaman kısalmakta, daha ağır, daha yavaş işleyerek sanki ‘durma’ noktasına yaklaşmaktadır.
Farazi bir örnekle açıklamak gerekirse, aynı yaştaki ikizlerden biri Dünya’da kalırken, diğerinin ışık hızına yakın bir hızda uzay yolculuğuna çıkması durumunda, uzaya çıkan kişi, geri döndüğünde dünyada kalan ikiz kardeşini kendisinden çok daha yaşlı bulacaktır. Bunun nedeni uzayda ışık hızı ile seyahat eden kardeş için zamanın daha yavaş akmasıdır.
Bir cismin hızının yanısıra konumu da zamanı etkilemektedir. Genel Görelilik Kuramı, çekim merkezlerinin yakınında zamanın daha yavaş geçtiğini ispatlamıştır.
Görelilik Kuramı ile, hıza ve konuma göre uzayda farklı zaman dilimleri olduğu NASA destekli uygulamalı projelerde de doğrulanmıştır.
Aslında Einstein’den hemen hemen 50 yıl önce Oxford Üniversitesinde matematik öğretim görevlisi olarak görev yapan ve edebiyat çevrelerinde Lewis Carrol takma adı ile bilinen Charles Lutwidge Dodgson (1832-1898), yazdığı ‘Alis Harikalar Diyarında(1865)’ ve ‘Aynanın İçinden(1871)’ adlı fantastik öykülerinde, kişinin zamanı algılama biçiminin, içinde bulunulan konum ve hareket hızına bağlı bulunduğunu, bu bağlamda da herkesin, görebildiği kadarını anlayıp kabul ettiği ve yaşadığı göreli bir zaman anlayışı bulunduğunu gösteriyordu.
Zaman bulunulan konuma ve hareket hızına bağlı göreli bir kavramdı; bu bağlamda mutlak gerçek bir zaman yoktu. Dünya ve tüm olgular kişinin anladığı kadar gerçeklerden oluşuyordu.
Aşağıda ‘Alis Harikalar Diyarında(1865)’ adlı eserde zamanın göreliliği ile ilgili iki metin bulunmaktadır;
Çılgın Şapkacı ve Fındık Faresi’nin katıldığı beş çayında Alis’in gözü bir ara Çılgın Şapkacı’nın saatine takıldı. Saat, alışılageldiği şekilde saat, dakika, saniyeleri değil de, ay’ları ve hangi günde bulunulduğunu gösteriyordu.
“Ne garip bir saat bu!.. Saatleri değil de, ayın kaçı olduğunu gösteriyor” dedi Alis.
Çılgın Şapkacı, gözlerini saatinden ayırmadan mırıldandı; “Saatleri niye göstersin ki!.. Senin saatin hangi yılda olduğumuzu gösteriyor mu?..”
“Tabii ki hayır…” diye cevapladı Alis, “…Niye yılları göstersin ki, zaten uzunca bir süre aynı yılda olmayacak mıyız?.. Ne gereği var böyle bir saate…”
“Benim saatim de bu nedenle, saatleri değil, ay’ları ve ayın günlerini gösteriyor işte…” diye mırıldandı Çılgın Şapkacı.
Sözkonusu eser’in başka bir sahnesinde Kırmızı Kraliçe, Alis’i kolundan yakalayarak sürüklemektedir;
“..Daha hızlı koş Alis, daha hızlı..” diye bağırmaktadır, Kırmızı Kraliçe.
Ancak her ikisi de çok hızlı koşmalarına rağmen oldukları yerden bir adım bile ileriye gidememektedirler.
Dinlenme maksadı ile ağacın altında bir ara durakladıklarında, etrafındaki manzaranın hiç değişmediğini gören Alis şaşkınlıkla sorar:
“…Bunca zamandır çok hızlı koşmamıza rağmen neden hala aynı ağacın altındayız?.. Sanki her şey bizimle birlikte hareket ediyor.”
Kraliçe, cevap verir;
“Elbette… Ne bekliyordun ki…
“Ama bizim ülkemizde böyle hızlı koştuğumuzda mutlaka varmak istediğimiz yere ulaşırız.
“ Evet hızı oldukça yavaş olan yerlerde durum aynen söylediğin gibi… Ama burada, gördüğün gibi, hızlı koşmak ancak bulunduğun yeri koruyabilmene yarıyor. Daha ileriye başka bir yere varmak istiyorsan hızını en az iki kat arttırman gerekir…
Alis’in öyküsündeki en çarpıcı olan husus, zamanın görelilik kavramıyla ilgilidir. Harikalar Diyarı’ndaki zaman, dünyamızda alışılan zamandan çok daha farklı akmaktadır. Zaman birimi, saatlerle değil, günlerle ölçülmektedir. Çılgın şapkacı zaman kavramını Harikalar diyarında alışılan algılarla ölçmeye ve kabul etmeye eğilimli iken; Alis, zaman kavramını geldiği dünyadaki alışılan algılarıyla belirlemeye çalışıyordu.
Evet zaman kavramında göreli bir durum sözkonusu… İçinde yaşadığımız Dünyamızda bile…
Gerçekten de 24 saatlik bir zaman süresi, 150 yıl yaşayan bir fil ile, ömrü yalnızca 24 saat olan bir kelebek için aynı mıdır?..
Bu yüzden herkesin farklı algısı ile oluşturduğu zaman kavramının mutlak olmadığı son derecede açıktır.
Uzun Dönem; Ne kadar Uzun?.. Ne Kadar Kısa?..
Stratejik yönetim çalışmalarında da ‘uzun dönem’ gerçek ve mutlak değildir, göreli bir kavramdır. Kimine göre uzun sayılacak bir dönem, kimine göre kısadır.
Stratejik yönetimin uzun dönem gözönüne alınarak yapılan bir işletme yönetimi uygulaması olduğunu belirtmiştik. Uzun dönem herzaman ‘Ne kadar uzun?..’ sorusunu da beraberinde getirmektedir.
İş dünyası genellikle, John Ambrose Fleming’in(1849-1945) 19.yüzyılda matematik ve fizik bilimlerinde 3 boyutlu vektörleri anlamak, ve bilhassa elektromanyetik alan problemlerinde elektrik ya da manyetik alan vektörlerinin yönünü pratik bir şekilde tayin etmede yararlanılmak üzere önerdiği ‘Sağ El’ veya ‘Başparmak’ kuralı yöntemine benzer bir şekilde, pratik olarak; kısa dönemi 1 yıldan az, orta vadeyi 2-5 yıl arası, uzun dönemi ise 5 yıl ve daha fazlası olarak tanımlamaktadır.
Bu tanımlama iş dünyasında genel bir önkabule sahiptir.
Ancak, yukarıda belirttiğimiz gibi, stratejik yönetim alanında da ‘zaman’ göreli bir kavramdır. Toplumsal veya iş yaşamında kimi için çok kısa sayılabilecek bir süre başkalarına çok uzun gelebilmekte; kiminin uzun dönem olarak tanımladığı süre ise diğerleri için çok kısa sayılabilmektedir.
Bu bağlamda biraz abartılı da olsa, Alis’in öyküsünde rastladığımız farklı zaman algılarının toplumsal ve iş yaşamlarında da sözkonusu olabileceğini düşünmemek elde değil.
Zaman algısı, farklı işletmelerin sektörlerine, yaşamsal önemde nihai amaca ulaşma süresine ve bilinçli olarak tahmin yapabilme süresine göre değişir.
Bir işletme yatırımında yaşamsal önem taşıyan/arzulanan nihai sonuca yönelik uzun dönem süresi(3-5-7 v.s. yıl), futbol maçında 90 dakika, Futbol lig sezonunda Eylül-Mayıs arası takriben 8 ay, Basketbol müsabakasında 40 dakika, Japon Sumo güreşinde ise yaklaşık 30 saniyedir. Mindere çıkan sumo güreşçisi 30 saniye içinde kendine oyunu kazandıracak-yaşamsal öneme sahip/ arzuladığı nihai sonuç olan şampiyonluğa erişmek için kendine oyun kazandıracak hamlesini yapmak ve uygulamak zorundadır.
Gecikmiş bir ödemenin ‘kısa bir dönemde’ gerçekleştirilmesi konusunda, belirgin tarih saptanmadan uzlaşma sağlanırken, acaba alacaklı ile borçlunun kafalarından geçen ‘kısa dönem’ benzer midir?..
Stratejik yönetim sürecinin işletmenin uzun dönemdeki geleceğini belirlemeye/yaşamını devam ettirmeye yönelik olması nedeni ile, çalışmalarda ‘uzun dönem’ den ne kastedildiği, ne kadar bir süreyi kapsadığının açıklanması gerekir.
Stratejik Yönetimde Uzun Dönemi Belirleyen Kriterler
Her ne kadar genel bir önkabul oluşmuş bulunsa da stratejik yönetim çalışmalarında ‘uzun dönem’, işletmelerin faaliyet ortamı özellikleri ve koşullarına göre farklı olarak tanımlanmakta ve özgün çalışmalar bu değerlendirmeler gözönüne alınarak yapılmaktadır.
Bu bağlamda stratejik yönetim çalışmalarında yönetici ve liderler, işletmenin uzun dönemde yaşamını devam ettirebilecek ve ona rekabet üstünlüğü sağlayacak misyon ve amaçları doğrultusunda gerçekleştirecekleri ‘amaçlanan-niyet edilen’ stratejileri hazırlamak ve uygulamak için çaba gösterirler.
Ama yukarıdaki paragraflarda belirttiğimiz gibi, ‘zaman’ göreli bir kavramdır, ve farklı işletmelerde sektörlere, yaşamsal önemde nihai amaca ulaşma süresine ve bilinçli olarak tahmin yapabilme süresine göre değişir.
Stratejik yönetim çalışmalarında ‘uzun dönemin’ belirlenmesinde göz önüne alınacak kriterleri şöyle sıralayabiliriz:
Yaşamsal önemi haiz nihai durumunun gerçekleşebileceği veya kapsadığı süre, stratejik yönetim çalışmalarında uzun dönemi belirleyen en önemli unsurlardan birisidir. Diğer bir deyişle işletmenin arzuladığı ve varmak istediği yaşamsal önemi haiz nihai sonuca odaklanmış süre, uzun dönem olarak belirlenebilir.Örneğin işletmenin çok önemli olan ve geleceğini, hatta yaşamını etkileyebilecek bir hususun gerçekleştirilmesi 7 yıl olarak tanımlanmışsa, bu takdirde o işletme için uzun dönem 7 yıldır. Çok olumsuz koşulların bulunduğu bir ortamda işletmenin yaşamını etkileyebilecek hususlar dizisi 6 ay içinde sonuçlandırılması gerekli ise bu takdirde bu 6 aylık dönem işletme için uzun dönem olarak tanımlanabilir.
Kişilerin bilinçli tahmin yapabileceği azami süre, çalışmalarda uzun dönemi belirleyen başka önemli bir unsurdur. Burada sözkonusu olan yazı-tura, veya kahve falı örneği bir kör tahmin olmayıp, bilinçli olarak, bilimsel yöntemlerle yapılabilen bir tahmindir. İşletmenin bilimsel yöntemlerle, düşük veya yüksek belirsizlik altında yapabileceği tahminin uzandığı süre uzun süre olarak tanımlanabilir.
Tahminin uzanamadığı süre için hiçbir bilimsel ve sistematik öngörü yapılamayacağından, ‘uzun süre’ tahmin yapılabilecek süre ile sınırlıdır. Tekrarlamak isteriz ki stratejik planlama bilimsel esaslara dayalı analitik bir tahmin sürecidir, ve bu süreçte esas olan bilimsel esaslı tahmin yapılmasının sağlanmasıdır.
Faaliyette bulunulan sektör veya sanayi dalının özellikleri, stratejik yönetim sürecinde uzun dönemi belirleyen diğer bir faktördür. Bazı sektörlerde amaçlanan nihai sonuç ve bilinçli tahmin yapabilme süresi 25-30 yıl dahi olabilir. Örneğin ormancılık sektöründe bir kızılçam ormanının yetişme süresi 20 yıl olabilmektedir. Konu uzmanları sözkonusu kızılçam ormanı ile ilgili olarak 20 yılı kapsayabilecek bir bilinçli tahminler yapabilmekte ve planlarını hazırlayabilmektedirler. Gerçekten de bu dönemde ekonomik, politik, teknolojik, sosyokültürel, çevresel ne kadar değişiklikler gerçekleşse; hatta depremler, kısıtlı alan yangınları olsa dahi kızılçam ormanı dönem sonunda çok büyük bir olasılıkla oluşabilmektedir.
Bunun yanında yıkıcı teknolojik değişimlerin(yaratıcı yıkım) gerçekleştiği, yüksek belirsizlik koşullarında olan bazı sektörlerde bilinçli olarak tahmin yapabilecek süre 6 ayı bile bulamamaktadır. Bu gibi sektörlerde uzun dönem 6 ayı dahi geçememektedir.
Yazı başında belirttiğim bir hususu tekrarlamak isterim. Uzun dönemi belirleyen faktörlerin ne’ler olduğu konusunda işletme ve yönetim alanında belirgin bir önkabul bulunmamaktadır. Ama pratik olarak, genellikle 5 yıl ve fazlası bir dönemi kapsayan süre ‘uzun dönem’ olarak kabul edilmektedir.
Dünyayı algılarımıza göre tanımlamaya eğilimli olduğumuz için, zaman kavramı dahil, gerçeğin ne olduğundan asla emin olamayız…
Ama, yine de bazen aklıma takılıyor, kendi kendime soruyorum;
…’İş yaşamının harikalar diyarında’ gerçek ve mutlak ‘uzun dönem’ acaba ne kadar uzun?..