Yeni Makaleler

İşletme Yetenekleri ve Kırmızı Kraliçe Etkisi

“…Güneşli  bir Afrika sabahında  Antilop o gün, ne olursa olsun dün’den daha hızlı koşmak zorunda olduğunu düşünmektedir. Çünkü evvelsi gün kendisi kadar hızlı olamayan Aslan 

Dünya Ekonomik Forumu : Küresel Rekabet Endeksi

Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece
Olur olmaz yere ıslanıyorsa kirpiklerin artık her şeye
Kaybettiklerini daha sık anımsıyorsan, hatta anlıyorsan

Kendini, yurdunu kimsesiz ve unutulmuş hissediyorsan…

Masum değiliz hiçbirimiz…

Değerli sanatçımız Sezen Aksu’nun rahmetli Meral Okay ile birlikte sözlerini yazdığı, yine rahmetli Uzay Heparı ile birlikte bestelediği  şarkısının, yaşadığımız günlere göre tarafımdan bazı ilave sözcükler kullanılarak şiir formunda çok kısaca derlenmiş şekli yukarıda…

Coğrafya bir kaderdir derler… Ama toplumların uygarlık ve refah düzeyinde tek belirleyici de değildir.

Refahın temel ve fiziki nedenleri arasında coğrafya faktörü yanında kültür, kurumlar, fiziki sermaye, insan sermayesi ve teknoloji de bulunmaktadır.

Kültür geleneksel temellerden kaynaklanır, ama zaman içinde değiştirilebilir, öğrenilebilir. Kurumlar, fiziki ve insani sermaye, ile teknoloji ise insan yapısıdır. İnsanlar tarafından tasarlanır ve uygulanarak gerçekleştirilir.

Başka bir deyişle doğal afetlerin ötesinde uygarlık düzeyi, zenginlik ve refahın gerçekleştirilmesi  insan eseridir.

Kısaca… Bugün eğer toplumsal beklentilerimizi tam karşılayacak bir uygarlık ve refah düzeyinde değilsek…

Masum değiliz hiçbirimiz…

Kaybettiklerimizin hiçbirini geri getirmek mümkün değil.  Ama, artık birlik ve dayanışma içinde akıl, ahlak ve bilimin rehberliğinde doğal, ekonomik ve sosyal enkazın altından kalkmak, yaşadıklarımızı değiştirmek, ülkemizin uygarlık ve refah düzeyini geliştirmemiz gerekiyor.

Tarihi süreçte tüm uygarlıkların, ve günümüz gelişmiş modern toplumlarının  irili ufaklı çeşitli organizasyon yapılarından oluşan ‘organizasyonel  toplumlar’  olduklarını ve böylece göreli uygarlık ve refah düzeylerini arttırmalarında önemli katkılar yaptıklarını söylemek yanlış olmaz.

Roma, Yunan, Çin, Hint, ve bu uygarlıkların öncesinde ve sonrasında da, toplumun her katmanında irili ufaklı organizasyonlar etkili yönetim becerileri  ile,  ulusal ve küresel pazarlarda rekabet üstünlüğü kazanarak  uygarlıklarını  ve refah düzeylerini geliştirmişlerdir.

Ulusal ve küresel pazarlarda rekabet üstünlüğü kazanımı ise, kurumların kendi yetkinlikleri ve stratejik yönlendirilmeleri yanında, faaliyette bulundukları ülkelerin sahip bulundukları üstünlükleri ve rekabet güçlerine de bağlı olmaktadır.

Bugünkü yazımız  toplumlarda çağdaş uygarlık ve refah düzeyinin nasıl kazanılabileceği konusunda bir yol haritası ile ilgili.

Yazı, makroekonomik bir toplumsal gelişim modelini tanıtma  yanında, aynı zamanda yeni pazar açılımları, kaynak tedariki ve üretim faaliyetlerinde küresel ölçekli çalışmalar başlatacak meslektaşlarımıza yönelik,  küresel rekabet gücü yüksek ülkeler/ekonomiler konusunda bilgilendirme ve farkındalık geliştirme amacı da taşımaktadır.

Konuyla ilgili veya merak duyan meslektaşlarımıza yararlı olması dileği ile keyifli okumalar dilerim.

Ekonomik Gelişme Hakkında Kısa Bir Açıklama

Bir ülkenin ekonomisi nasıl büyüyebilir?.. Ülkelerin zenginliğinin sebebi nelerdir?..  Sayısı 30’u geçmeyen gelişmiş ülkelerin büyüme ve zenginliklerine erişmek, dünyadaki diğer 170’e yakın diğer ülkelerin ne yapması gerekiyor?..

 Ekonomik büyüme ülkenin toplam  üretiminin sonucu oluşmaktadır. Ülkenin toplam üretimi(Ü) ise, ülkenin fiziki sermayesi(S), emeğin toplam verimi(E), ve teknoloji düzeyine(T) bağlı olarak gerçekleşebilmektedir.

Üretim ve bileşen unsurları formül olarak aşağıdadır:

                                                                  Ü = T x (S,E)   

Ülkenin Toplam üretimi(Ü) = Tekonoloji düzeyi(T) x (Fiziki sermaye(S),Emek verimi(E))

Bir ülke fiziki sermayesini(S) ve  emeğin toplam verimliliğini(E) arttırarak, ve teknolojisini(T) geliştirerek üretimini, başka bir deyişle gayrisafi yurtiçi hasılasını(GSYİ) arttırabilir.  Bu unsurlar büyümenin olduğu kadar ülkenin zenginliğinin(refahın) de fiili nedenleridir ve  gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerden farkını açıklamaktadır.

Ancak   zenginliğin fiili nedenlerinin(S,E ve T bileşenleri) altında temel nedenler yatmaktadır.  Temel nedenleri oluşturan  unsurlar ülkelerdeki  refah düzeylerinin fiili nedenlerindeki farklılıkların da kaynaklarıdır.

Temel nedenler arasında ülkenin yer aldığı (a) coğrafya, (b) kültürel yapısı  ve sahip bulunduğu (c) kurumlar  bulunmaktadır.

Ülkenin içinde yer aldığı coğrafya(konum özellikleri), topoğrafya(yeryüzü özellikleri), iklim, doğal kaynaklar, ve ekolojideki farklılıklar dünya ülkelerinde refah düzeylerinde geniş farklılıkların oluşmasındaki temel  nedenlerden biridir.

Ekonomik performansdaki diğer bir temel neden ülkeler ve toplumlar arasındaki kültürel yapıfarklılıklardır.

Ülkelerarası refah farklılıklarının  üçüncü temel nedeni ülkelerin toplumsal  ve ekonomik ilişkileri düzenleyen sahip oldukları kurumları, kurumsal çevresidir.

Dünyada ülkeler arasındaki refah düzeyi farklılıklarını oluşturan  fiili  nedenlerin altında yatan ve onları  etkileyen, tetikleyen, yukarıda sözü edilen, temel nedenlerden   bazılarının değiştirilmesi kolay değildir.

Örneğin bulunulan ülke coğrafyasının değiştirilmesi mümkün değildir. Ama coğrafya içinde ülkeye karşılaştırmalı üstünlükler sağlayabilecek bazı alt unsurlar  geliştirilebilir.

Ülke kültürünün ise  zaman içinde değişen koşulların örf, adet ve geleneklere etkisi ile farklılaşması söz konusu olabilmektedir.

Temel zenginlik nedenleri arasında yer alan kurumlar ise, tamamı ile insan yapısı sosyal düzenlemeler sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle de ülke  zenginlik ve refahının arttırılmasında üzerinde çalışılabilecek önemli bir alandır.

Aşağıda ülkeler arasındaki refah düzeyi farklılıklarının giderilmesi için ülkeye özgü karşılaştırmalı üstünlükler ve kurumlara özgü rekabet üstünlükleri kazanımı/geliştirilmesi hakkında açıklamalar yer alacaktır.

Ülke Üstünlükleri

Bir ülkenin,  diğer ülkelere kıyasla  üstünlüğü, sözkonusu  ülke toplumunun sahip bulunduğu verimli kaynak, iş süreçleri ve yönetim politikalarının  kendisine kazandırdığı yetenekleri kullanarak yaptığı herhangi bir ekonomik faaliyeti, diğer ülke toplumlarından  daha verimli(en az kaynak kullanımı ile) ve etkili olarak (sonuca vararak) gerçekleştirmesi durumunda ortaya çıkmaktadır.

Ülkelerin birbirleri ile ticaretinde üstünlüklere sahip bulunma konusu  iki boyutta ele alınarak incelenmektedir:

Karşılaştırmalı Üstünlükler bakış açısından hareket eden uzmanlar, ülkeler arası ticarette üstünlüklerin, ülkenin sahip olduğu üretim faktörleri  ve üretim yetkinliklerinden oluştuğunu ileri sürmekte, ve  bu duruma  göre de ülkelerin, üretimde verimliliği gerçekleştirmeye yarayabilecek  her türlü üretim faktörlerini temel alan faaliyetlerini ve   ticaret politikalarını geliştirmelerini önermektedirler.

Rekabet Üstünlükleri bakış açısı ile hareket eden uzmanlar ise, karşılaştırmalı üstünlüklere sahip ülkelerin  avantajını kabul etmekle birlikte, ülkede  sınırötesi faaliyetleri yürütecek işletmelerin sahip oldukları yetkinliklerinin, ülkelere üstünlük kazandırdığını ileri sürmektedir. Bu görüş sahipleri, üstünlük kazanımı konusunda analizlerini  işletmelerin stratejik üstünlüklerine dayandırmaktadır.

İktisatçı bilim insanlarının çalışma alanına giren, ülke  ve sektörel düzeyde rekabet düzeyi ölçme ve rekabet  üstünlüğü kazanımı  konusunda, üzerinde tam bir anlaşma sağlanmış yöntem bulunmamaktadır.  Ama alan uzmanlarınca  önkabul olarak  benimsenen ve çalışılan üç temel yaklaşım, makroekonomik, mikroekonomik ve ticaret verileri yaklaşımlarıdır.

Burada okuyucularımıza web sitemizde daha önce yayınlanmış, açıklanmış ticaret verilerini temel alarak sektörel bazda rekabet gücü çalışmalarından bahseden ‘Ülkeler/Sektörler İtibarı İle Karşılaştırmalı Üstünlükler Ölçümü; Balassa Endeksi’ yazısını  hatırlatmak isterim.

Alanda önde gelen popüler çalışmalar arasında yer alan başka biri Dünya Ekonomik Forumu(World Economic Forum-WEF) tarafından  hazırlanan ‘Küresel Rekabet Endeksi’dir.  

Söz konusu endekste ülkeler makroekonomik  yaklaşımla bir bütün olarak ele alınmakta ve ülke toplumlarındaki; altyapılar, kurumlar,  düzenleyiciler, sağlık, eğitim, ürün,  emek ve finans  piyasalarının etkinliği, yenilikçilik ve gelişmişlik gibi çeşitli faktörler ve bunların altfaktörlerinden  oluşturulmuş kriterlere göre  derecelendirilmektedir.

Aşağıda açıklanan endeks  çalışmasının temel amacı, ülkeleri rekabet güçlerine göre sıralamak; politikacı ve işadamlarını  ekonomik büyüme ve gelişmenin temel faktörleri konusunda bilgilendirerek  gelişmiş bir ekonomi için gerekli  faktörler konusundaki çalışmalarını yönlendirmek ve desteklemektir.

Dünya Ekonomik Forumu(WEF) : Küresel Rekabet Endeksi

Her yıl çoğunlukla Davos, İsviçre’de, bazı dönemlerde de dünyanın çeşitli merkezlerinde  yapılan toplantıları ile tanınan Dünya Ekonomik Forumu(WEF), yaptığı çalışmalarda ülkelerin rekabet gücünü, sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi sağlayacak olan kurumların, politikaların, ve üretim faktörlerinin tümünü içeren verimlilik düzeyi olarak tanımlamaktadır.

Rekabet gücü yüksek olan ülkeler, refah  ve gelişmişlik düzeyi yüksek olan  ve  bu nedenle de uluslararası yatırımcılar tarafından çekici bulunan, tercih edilen  ülkelerdir. Rekabet gücü yüksek olan bu ülkeler, aynı zamanda, diğer gelişmekte olan ülkeler için örnek ‘gelişme modeli’dirler.

Dünya Ekonomik Forumu, bu nedenlerden hareketle, ekonomik gelişmenin ve büyümenin temel faktörlerini  anlamaya katkıda bulunabilmek, ve  gelişmiş ülkelerin ‘büyüme’ başarılarının nedenini açıklamakta yardımcı olabilmek maksadı ile, iş insanları ve politika üreten düzenleyicilere yol gösterecek ve rehber olabilecek  çalışmaları  her yıl gerçekleştirmekte ve  sonuçları ‘Küresel Rekabet Raporu nda toplayarak yayınlamaktadır.

Raporların hazırlanmasında yararlanılan veriler, çeşitli ülke ve kurum kaynaklarından sağlanan nicel göstergeler, ve  yönetici anketlerine verilen cevaplardan oluşturulan  nitel göstergelerden elde edilmektedir.

Dünya Ekonomik Forumu Küresel Rekabet Endeksinde, ülkelerin rekabet gücünün, üç aşamalı  dinamik ve başarılı bir ekonomik gelişme süreci ile kazanılabileceği belirtilmektedir.

Birinci aşama, Faktör Temelli Ekonomi Aşamasıdır. Bu aşamada ülkelerin kurumları, altyapıları, makroekonomik düzenlemeleri, sağlık ve eğitim  gereksinimlerinin karşılanması gibi altfaktörler  önemlidir. Sözkonusu altfaktörler, ülkenin ekonomik gelişmesinde  öncelikli ‘temel gereksinimlerdir’

Rekabet gücü kazandıracak, ekonomik gelişme sürecinin ikinci aşaması Verimlilik Temelli  Ekonomi Aşamasıdır. Bu aşamada önemli ve öncelikli altfaktörler  ülkedeki yüksek ve mesleki eğitim durumu, mal-emek-finans  piyasalarının etkinliği, piyasa ölçeği, teknolojik açılıma hazırlık düzeyi gibi altfaktörlerdir. Sözkonusu alt faktörler ülke toplumunun ‘verimlilik yükseltme faktörleri’ olarak adlandırılan faktörlerdir.

Üçüncü aşama Yenilikçilik Temelli Ekonomi Aşamasıdır. Bu aşamada iki önemli ve öncelikli altfaktör, ülkedeki iş ortamının gelişmişliği, ve yenilikçiliğidir. Sözkonusu altfaktörler ülke toplumunun ‘inovasyon ve yenilikçilik’ faktörleri  içerisindeki geliştirmede yararlı olan unsurlardır.

Ülkeler, yukarıda sözü edilen aşamaları ardışık olarak  birinci aşamadan daha gelişmiş diğer aşamalara geçerek, ekonomik gelişmelerini gerçekleştirebilirler.

Gerçekleştirilen ekonomik gelişme  ülkelerin rekabet gücünü de yükseltir.

Başka bir deyişle, rekabet gücü kazanımı için ülkelerin, ekonomik gelişmelerini sağlayacak 3 aşamalı süreçte yer alan 12 belirleyici altfaktörü geliştirmeleri gerekmektedir.

Rekabet Gücü Belirleyicileri

Yukarıda açıklandığı şekilde ekonomik gelişme düzeyini yükselterek ülkenin küresel rekabet gücü kazanımında yarar sağlayan 3 ana faktör(A,B,C) ve  12 altfaktör(1-12), ağırlıkları itibarı ile(parantez içindeki değerler) aşağıdaki gibidir:

A. Temel Gereksinim Faktörleri(%20-60)

1.Kurumlar(%25): Ülkenin yönetsel ve yasal çevresini düzenleyen kurumsal yapı.

2.Altyapı(%25):  Kaliteli ulaşım, iletişim, enerji, v.b, altyapı.

3.Makroekonomik Çevre(%25): Ekonominin düzenli bir şekilde sürdürülebilmesi için gereken kamu hizmetleri,  kamu borç yönetimi, enflasyon önlemleri, ödemeler dengesi yönetimi, adil vergi düzeni, v.b. genel ekonomi düzeni.

4.Sağlık ve Temel Eğitim(%25): Sağlıklı işgücü, kaliteli temel eğitim, v.b toplumun yaşamsal ve sosyal temel gereksinimlerinin karşılanması.

B. Verimlilik Yükseltici Faktörler (%35- 50)

5.Yüksek Eğitim ve Mesleki eğitim(%17): Hızla değişen ekonomik ve sosyal çevreye uyum sağlayabilecek toplum bireyleri için kavramsal becerileri arttırıcı yüksek eğitim, iş yaşamında hızlı ve karmaşık gelişmelere  hazırlıklı işgücü oluşturmaya yönelik  mesleki eğitim.

6.Mal Piyasası Etkinliği(%17): Arz ve talep koşullarına uygun mal üretimi, sağlıklı rekabet düzeni, bilinçli tüketici tercihleri, v.b.

7.Emek(işgücü) Piyasası Etkinliği(%17): İşgörenlerin  başarılı olduğu ve tercih edebilecekleri iş ve görevlerin bulunduğu adil ücret düzenine sahip, esnek, kolayca iş bulunabilecek işgücü piyasalarının mevcudiyeti.

8.Finansal Piyasaların Gelişim Düzeyi(%17):  Ulusal tasarrufların değerlendirilebildiği, yabancı kaynakların kolayca ve güvenli bir şekilde bulunabildiği,  verimli, açık/şeffaf, çeşitliliği yüksek finansal piyasaların mevcudiyeti.

9.Teknolojik Hazırlık Düzeyi(%17):  Tam ve gelişmiş bilgi ve iletişim teknolojilerinin bulunduğu, toplumun günlük yaşamında bu teknolojileri benimsediği, etkili kullanabildiği durumlar.

10.Piyasa Ölçeği(%17): Ekonomide ölçek ekonomisi oluşturabilecek, verimliliği yüksek piyasa büyüklüğü.

C. İnovasyon ve Yenilikçilik Faktörleri(%5-30)

11.İş Ortamının Gelişmişlik Düzeyi(%50): Ülkede iş ortamının gelişmişlik düzeyi, işletmelerin bilinçli ve kaliteli iş yapma etik ve davranışlarının benimsenme düzeyi.

12.Yenilikçilik(İnovasyon)(%50): Toplumda yenilikçi, yaratıcı ekonomik ve sosyal açılımların benimsenme, cesaretlendirme ve uygulama düzeyi, Ar-Ge , kalite ve değişim süreçlerini  benimseme ve gerçekleştirme düzeyi.

Yukarıdaki  3 ana faktör altındaki 12  belirleyici altfaktör, kendi içlerinde daha alt bileşenler halinde tanımlanmakta ve kendilerine tahsis edilen ağırlık değerleri ile ayrıca ölçülmektedir. 

Ancak uzman bir bilgilendirme yapmaktan ziyade,  genel açıklamalarla  ilgi çekme amacı ile tasarlanmış  bu yazıda alt bileşenlere yer verilmeyecektir. Uzman bilgi edinimi için okuyucularımızın Dünya  Ekonomik Forumu’nun kaynak web sitesinden yararlanmalarını öneririz.

Üç temel faktör, 12 altfaktör ve bunların alt bileşenleri, ülkelerdeki ekonomilerin  büyümesine, gelişmesine ve  böylece ülkenin rekabet gücü kazanmasına neden olabilecektir. Bu altfaktörlerin ölçülmesi ile ülkelerin  göreli olarak rekabet düzeyleri ortaya çıkabilmekte, aynı zamanda işinsanları ve politika düzenleyicilerine ekonomik büyüme gerçekleştirilmesinde bir yol haritası sunulmaktadır.

Rekabet Gücü Ölçümünde Ülke Gelişim Düzeyine(GSYH/Kişi) Göre Faktör Ağırlıkları

Dünya ülkeleri arasında gelişmiş ve  gelişmekte olan ülkelerin rekabet gücü kazanımları farklı olmaktadır. Bu nedenle de, belirleyici 12 altfaktörü içeren 3 ana  faktör, ülkelerin halihazır ekonomik gelişmişlik düzeyine göre ayrı ağırlıklar verilerek  ölçülmektedir.

Ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin belirlenmesinde Kişi Başına Gayrisafi Yurtiçi  Hasıla(GSYH/Kişi) değeri kullanılmaktadır.

Bu yöntemle ülkeler gelişmişlik düzeylerine göre sınıflandırılmakta, daha sonra 12 altfaktör ve bunların alt bileşenlerine  verilen ağırlıklarla yapılan ölçümlemelerle 3 ana faktör puanı belirlenmektedir. Hesaplanan 3 ana faktörün rekabet gücü ölçümündeki ağırlıkları da, ülkelerin gelişim düzeylerine göre farklı olarak verilmektedir. 

Ülkeler arasındaki gelir sınıflamasında(2018);

GSYH/Kişi geliri <2.000.- USD olan ülkeler, ‘Faktör Temelli Ekonomi Aşamasında’ kabul edilmektedir. Bu aşamada olan ülkelerin rekabet gücü ölçümünde en yüksek ağırlığı olan  ‘Temel Gereksinimler Faktörü(%60)’ dür.  ‘Verimlilik yükseltici faktörler(%35)’ ve   ‘İnovasyon ve Yenilikçilik Faktörleri(%5)’  daha düşük ağırlığa sahip bulunmaktadır.

GSYH/Kişi geliri 2.000.-/2.999.- USD arasında olan ülkelerFaktör temelliden, verimlilik temelli ekonomiye geçiş aşamasında’ olarak kabul edilmektedir.

GSYH/Kişi geliri, 3.000.- /8.999.-USD olan ülkelerVerimlilik  Temelli Ekonomi Aşamasında’ kabul edilmektedir. Bu aşamada olan ülkelerin rekabet gücü ölçümünde en yüksek ağırlığa sahip olan  ‘Verimlilik yükseltici Faktörler(%50)’ dir. ‘Temel gereksinimler Faktörü(%40)’ ,  ‘İnovasyon ve Yenilikçilik Faktörü(%10)’  ağırlığa sahip bulunmaktadır.  

GSYH/Kişi geliri 9.000.-/17.000.- USD arasında olan ülkeler ‘Verimlilik  temelliden, yenilikçilik temelli ekonomiye geçiş aşamasında’ olarak kabul edilmektedir.

GSYH/Kişi geliri >17.000.-USD olan ülkelerYenilikçilik Temelli Ekonomi Aşamasında’ kabul edilmektedir. Bu aşamada olan ülkelerin rekabet gücü ölçümünde en yüksek ağırlığı olan  ‘Verimlilik yükseltici faktörler(%50)’ dir. ‘Temel Gereksinimler Faktörü(%20)’  ile  ‘İnovasyon ve Yenilikçilik Faktörü(%30)’ ağırlığa sahip bulunmaktadır.

Görüldüğü gibi, ülkelerin gelişmişlik düzeyi yükseldikçe, temel gereksinimler faktörünün değeri azalmakta, inovasyon ve yenilikçilik faktörünün değeri yükselmektedir.

Yukarıda belirttiğimiz bazı hususları kısaca tekrarlamak isterim.

Dünya Ekonomik Forumu ve çalışması olan ‘Küresel Rekabet Endeksi’nde yer alan ana faktör, alt faktör ve alt bileşenlerin ölçülmesi ile ülkelerin  göreli olarak rekabet düzeyleri ortaya çıkmakta, ve elde edilen değerlemeler   iş insanları ve politika düzenleyicilerine, ülkelerine rekabet gücü kazandırarak uygarlık ve refah düzeyini yükseltecek makroekonomik bir yol haritası sunmaktadır.

Yönetici meslektaşlarımızın da bireysel ve kurumsal gerek yeni pazar açılımları, gerekse kaynak tedarik ve üretim faaliyetlerinde küresel ölçekli çalışmalara başlamaları gerektiğinde yer/ülke seçimi kararları verirken misyon ve esas faaliyet amaçlarına uygun kurumsal rekabet gücü kazanımlarında yararlı olabilecek, ülkelerin rekabet güçlerini de dikkate almaları uygun olacaktır.

Doğal olarak  farkındalık yaratma amacı ile kaleme alınan bu yazımız ileri düzeyde çalışmalar için yeterli değildir. Bu nedenle ilgili meslektaşlarımızın  etkili ve verimli sonuçlar sağlamalarında yararlı olacağını düşündüğüm alan uzmanlarından destek almalarını kuvvetle önermekteyim.

Bugüne kadar masum değildik hiçbirimiz…

Kaybettiklerimizin hiçbirini geri getirmek mümkün değil.  Ama, toplumsal olarak artık birlik ve dayanışma içinde akıl, ahlak ve bilimin rehberliğinde doğal, ekonomik ve sosyal enkazın altından kalkmak, yaşadıklarımızı değiştirmek, ülkemizin uygarlık ve refah düzeyini geliştirmemiz gerekiyor.

Not: Aşağıdaki videoda değerli sanatçımız Sezen Aksu’nun ‘Masum Değiliz’ şarkısının  enstrümental versiyonunu, güncel olaylara ait görsellerin eşliğinde izleyebilirsiniz.

Masum Değiliz;  Söz: Sezen Aksu-Meral Okay; Müzik: Sezen Aksu-Uzay Heparı; Düzenleme: Erdal Kızılçay; Royal Philarmonic Orkestra; Şef: Marcello Rota.

Bu içeriği paylaşmak istermisiniz?

Facebook
Twitter
LinkedIn

Bu içeriği yorum yazmak istermisiniz?