Yeni Makaleler

Organizasyon ve İnsan; Kim, Kim’i Yönetiyor?..

İşletme yönetimi  ve organizasyon alanında  yapılmış akademik veya uygulama  temelli çalışmalarda, organizasyonların insanlar tarafından belirli bir amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak kurulan bir sosyal sistem olduğu, 

Herman Hesse : Doğu Yolculuğu ve Hizmetkar Liderlik

Anlamsal bağlamda “lider” ve “hizmet etmek” birbiri ile ilişkili iki kavram olsa bile, işlevsel bağlamda “hizmet etmek” liderin fonksiyonlarından biri olarak görülmeyebilir. Takipçilerinden kurumsal amaçların gerçekleştirilmesi konusunda verdiği direktifleri doğrultusunda “hizmet bekleyen” bir lider onlara(takipçilere) nasıl “hizmetkar” olabilir?..

Hizmetkar liderlik, liderlik türleri arasında bakış açısı, amaçları ve işlevleri itibarı ile farklı bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır. Yaklaşımda vurgulanan esas öge, lider’in takipçilerinin iyiliği, refah ve huzuru için, onların sahip oldukları özellikler  ve davranışlarını etkileyerek  olumlu dönüşüme uğratması,  geliştirmesi,  olağan kapasitelerinin üzerinde çaba ve özverili çalışmalarını arzulu ve istekli bir şekilde gerçekleştirmelerini temin ederek  başarılı kurumsal beklentilere ulaşılmasıdır.

Hizmetkar liderlik kavramını ortaya çıkaran R.K.Greenleaf, aslında bu kavramı Herman Hesse’nin 1956 yılında kaleme aldığı “Doğu Yolculuğu-Journey to the East” adlı eserinde bahsi geçen bir hizmetkar karakterine dayandırmaktadır.

 Öyküde ana karakter H.H. nin de aralarında bulunduğu yazar, müzisyen ve sanatçılardan oluşan bir cemiyet(The League) üyesi yolcular ve bir hizmetkar, belirsiz bir zamanda Doğu’ya doğru mistik bir yolculuğa çıkarlar.

 İsviçre, İtalya gibi ülkelerden geçerek doğuya doğru hareket edenlerin yolları, kimi zaman bilinç akışları ile ortaçağa, altın çağa, 10.Yüzyıla da düşer. Cemiyetin farklı dönemlerde üyeleri arasında Plato, Mozart, Pythagoras, Don Quixote, Baudleaire gibi bazıları gerçek, bazıları hayali bilinen karakterler de masalsı bir anlatımla öyküde yer alırlar. Tüm grup söyleşerek, şarkılar söyleyerek neşe içinde yolculuklarını sürdürürler.

Yolculuk süresince cemiyet üyelerine yardımcı olan hizmetkar aynı zamanda sahip olduğu olumlu ruh, tutum, davranışları ve şarkıları ile bu zorlu yolculuğu kolaylaştırmaktadır.

Hizmetkarın tutum ve davranışları yolcuları da olumlu bir şekilde etkilemekte ve seyahat azim ve arzu ile sürdürülmektedir. Güzel ve neşeli bir şekilde süren yolculukta, İsviçre dağları arasında bir geçitte hizmetkar Leo’nun ortadan kaybolması ile sorunlar çıkmaya başlar. Yolcular kendilerini yalnız ve terkedilmiş hissederler. Tartışmalar başlar. Ümitsiz ve moralsiz bir şekilde ne yapacaklarını bilemezler ve aralarında ana karakter H.H. de olmak üzere tüm üyeler seyahatlerini tamamlayamadan birer birer gruptan ayrılmaya başlarlar.

Aslında öyküde bir grup insanın farklı amaçlarla doğu’ya yaptıkları bir seyahatten öte, yazarla özdeşleşen H.H. karakterinin kendi içsel yolculuğu, iç içe geçen zaman ve mekanlarla anlatılmaktadır.

Öyküde bahsedilen coğrafi Doğu’nun ötesinde bir kavramdır. Daha doğrusu “Doğu” olarak tanımlanan, salt bir ülke, bölge veya coğrafya değildir. İnsan ruhunun mutlak bir gerçekliğe ulaştığı, büyüdüğü yerdir, Doğu. Mutlak gerçeklik de, yazara göre, ancak hayran olduğu ve pek çok eserinde yer verdiği Doğu felsefesi, mistisizmi, ve hayat görüşünün benimsenmesi ile elde edilebilir. Çıkış ve kurtuluş yolu inananlar ve adanmışlar için bireysel egonun alçakgönüllülük, hizmetkarlık ve yardımseverlikle mutlak bir gerçekliğe dönüştüğü; ruhun çaresizliğini yok edecek aydınlanma yuvasına, kalbinin doğusuna(!) yapılan içsel yolculuklardadır.

Eserde hizmetkar Leo, yolculukta yer aldığı süre içinde olumlu tutum ve davranışları ile grup üyelerinin seyahatlerini kolaylaştırmaktadır. Onun bulunduğu ortamda her şey yolunda gitmektedir. Ortadan kaybolduğunda ise sorunlar su yüzüne çıkmıştır. Hizmetkar Leo’nun, grup üyelerinin de benimsediği, içselleştirdiği tutum ve davranışları, aslında bir liderde bulunması gereken etkileyici tutum ve davranışlardır. Onun ortadan kaybolması sonucunda yolcular yapmaları gereken, ama özümseyemedikleri rolleri sergileyememişler, ne yapacaklarını bilememişlerdir.

Toplumsal yaşamda da durum farklı değildir. Herkes yetkinlikleri dahilinde kendi rolünü oynar. Bütün mesele rolün iyi oynanması ve toplumsal düzenin sürmesidir. Rolü oynayan kişinin kim olduğu, neler yaşadığı, hangi ilke ve değerlere göre davranması önemsizdir. Ama, elektrikçi, manav, doktor, işçi, yönetici… kim olursa olsun, birden ortadan kaybolduğunda şaşıp kalırız. İşimizi kolaylaştıran kişi artık yanımızda değildir. Yokluğu dert olur bize. Ne kadar eğitimli olursak olalım sudan çıkmış balık misali ortada kalıveririz.

Öykünün sonuna doğru İsviçre dağlarında kaybolan hizmetkar Leo, yıllar sonra ortaya çıkar ve H.H. ile buluşur. Yolculuğunu yarıda bırakan, cemiyetten ayrılmış H.H. ya geri dönebilmesi için cemiyetin yüksek makamına savunma yapması gerektiğini bildirir. Burada ana karakter H.H., kendisini de şaşırtan sürprizli bir durumla karşılaşır. Cemiyetin ve dolayısı ile yüksek makamın başındaki üst yöneticinin Leo olduğu ortaya çıkar. Seyahat grubunun hizmetkar Leo’su, aslında mistik yolculuğu düzenleyen cemiyetin tepe yöneticisidir.

Bu yazının temel kaynağı olan Hesse’nin öyküsünü okuyup bir yorum getiren finans teknolojileri alanında birikimli ve deneyimli yönetici dostum Mehmet Eken, hikayenin kötü tarafının hizmetkar Leo’nun ortadan kaybolması ile  organizasyonun çökmesi olduğunu belirtiyor.  Gruptakilerin hiçbiri onun boşluğunu doldurma arzusunu ve görevini  gösterememiş, grup bir anlamda başıboşlukla savruluvermiştir. Halbuki  etkili liderler hizmet edici, yönlendirici ve etkileyici yöneticilikleri  yanında aynı zamanda organizasyonu kişiden bağımsız bir hale getirebilmeli, kendi yokluğunda gruplarının/kurumlarının savrulmalarını önleyebilmeli, yaşamını devam ettirebilmelidir.

Değerli dostumun bu çok doğru yorumuna  Hesse’nin öyküsünde rastlayamıyoruz. Ama öyküden ilham alarak “Hizmetkar Liderlik” kavramını oluşturan ve tanıtan Greenleaf bu konuda daha gerçekçi yaklaşıyor olaya. Hizmetkar liderlerin, kendilerinden beklenen görevlerini gerçekleştirirken öncelikle takipçilerine hizmet etmeyi ana ilke olarak kabul ettiklerini; bu ilke çerçevesinde öncelikli amaçlarının takipçilerinin tüm gereksinimlerinin karşılanması yanında, ikna, inandırma, etkileme yöntemleri ile onların yönetme,  yönlendirme becerilerinin geliştirilerek  bireysel ve toplumsal performans, refah düzeyi ve huzurlarının yükseltilmesi olduğunu belirtmektedir.  

Nitekim alan uzmanlarının Greenleaf’in eserlerinden çıkardıkları  “Hizmetkar Liderlik Özellik ve Davranışları Listesinde”  özellikler arasında; ayrıca yine  Greenleaf’den esinlenerek Hizmetkar Liderlik kavramına teorik bir modelle yaklaşan R.C.Liden ve arkadaşlarının 2000 yılında geliştirdikleri, “Hizmetkar Liderlik Modeli”nde,  modelin önemli çıktıları olarak “Takipçilerin performansı ve gelişimi,  kurumsal performans,  ve olumlu toplumsal etkiler” yer almakta ve tanımlanmaktadır.

Biz tekrar bu yazının temel kaynağı Hesse’nin öyküsüne  dönerek yazımızı sonlandıralım…

Etkili liderler üyelerine emretmeyi değil, hizmet etmeyi misyon edinmiş ve bu yönde davranışlar sergileyen kişilerdir. Bu bağlamda liderin, yönetim ve yönlendirme yaparken, zorlayıcı sorunlarla karşılaşan, yılgınlığa kapılmış üyelerinin, bu olumsuz ruh halinden dönüşerek kurtulması için onlara yardım ve desteklerle hizmetkarlık yaparak içsel bir yolculuğa çıkarması gerekir. Bu içsel yolculuk üyenin ruh hali itibarı ile bir dönüşüme uğradığı olgunlaşma sürecinde devam eder, ve özdeğerleme(sınav) yapıp olgunlaştığını hissetmesi ile sona erer.

Sınavı geçenler dönüşerek yardımseverliği içselleştirmiş, başkalarına da destek olan, olgun, uzun ömürlü, etkili hizmetkar liderlerdir. Sınavda başarısız kalan ve yardımseverlik yerine devamlı emretmeyi tercih eden liderlerin ömürleri ise hiç bir zaman hizmetkar liderler kadar uzun olmaz.

Bu içeriği paylaşmak istermisiniz?

Facebook
Twitter
LinkedIn

Bu içeriği yorum yazmak istermisiniz?

5 3 oylamalar
Makale Oylama
3 Yorumlar
Oldest
Newest Most Voted
Satır İçi Geri Bildirimler
Bütün Yorumlara bak
Rifat Faga
2 yıl önce

Kutlarım, keyifle okuyorum.

Müge Balkış
2 yıl önce

Müthiş bir farklı bakış açısı…