Yeni Makaleler

Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret; Quo Vadis ?..

Küreselleşen dünyada yeşermeye başlayan  Neo-merkantilist düşünceler  uluslararası işletmecilik yönetimi ve ticaretini ayrı bir kulvarda, farklı bir yöne doğru sürüklenme eğilimine sokmuştur. Bu eğilim bağlamında başlıkta

Takipçiliğin Dayanılmaz İtilmişliği

Çağdaş liderlik teorileri genellikle lider-merkezli çalışmalar içermektedir. Bir toplumu, kurumu ve paydaşları arzulanan sonuçlara doğru yönlendirecek ve olumlu etkileme süreçleri ile yöneterek beklenen amaçları gerçekleştirecek

İşletme Yetenekleri ve Kırmızı Kraliçe Etkisi

“…Güneşli  bir Afrika sabahında  Antilop o gün, ne olursa olsun dün’den daha hızlı koşmak zorunda olduğunu düşünmektedir. Çünkü evvelsi gün kendisi kadar hızlı olamayan Aslan  avlanamamış ve büyük olasılıkla açlıktan ölmüştür. Bugün ise karşısında  dün hızlı koşarak kendinden daha  yavaş  Antilop’ları avlamış  Aslanlar olacaktır.

Aynı sabah vakti Aslan da  dün’den daha hızlı koşmak zorunda olduğunu hissetmektedir. Çünkü geçtiği gün kendisi kadar hızlı olamayan Antilop’u  avlamıştır ama bugün  karşısında büyük olasılıkla dün Aslanlardan kaçabilen yem olmamış  hızlı Antiloplar olacaktır….”

Bu  kurgulanmış öykü  biyolog L.Van Valen’in, 1970 lerdeki  eş zamanlı gelişen canlıların evrimini açıkladığı  teorisini  akla getirmektedir. Van Valen,  canlılar arasında yaşam   savaşı verilirken bir türün geliştirdiği yetkinliklerin, diğer türün de yetkinlik geliştirmesine   yol açtığını ileri sürerek, mücadele ederken tür’lerin  gelişerek değiştiklerini, ama   benzer zamanlı bu değişimin, türler arasındaki  göreceli rekabet  durumunu değiştirmeyip  aynı kalmasına sebep olduğunu belirtmektedir.

Örneğin yukardaki kurgulanmış öyküde  Antilop  zaman içinde Aslan’dan  kaçmak için daha hızlı koşma becerisi geliştiriyor, buna karşılık Aslan da zaman içinde evrilerek süratini arttırıyor. Bu döngü sürüp gidiyor ve  yaşam savaşında Antilop’lar ne kadar güçlü yetkinlik  geliştirirse, Aslan’lar  da o oranda yetkinliklerini  geliştirebiliyor. Böylece  iki rakip tür  evrilerek birlikte gelişiyor, güçleniyorlar. Ancak zaman içinde her ikisi de eskisinden daha süratli koşabilmelerine  rağmen aralarında göreceli rekabet durumu ve  elde ettikleri sonuç değişemiyor. Başka bir deyişle onca çaba, yaşamsal döngüde mevcut olan rekabet  durumunu korumak için sarf edilmiş oluyor,  ama yarışın gerçek bir galibi  bulunmuyor.

Van Valen bu galibi bulunmayan kısır döngüyü Lewis Caroll’un “Alis harikalar Diyarında” adlı eserinde,  Kırmızı Kraliçe ile Alis’in  birlikte  koşu sahnesine benzeterek “Kırmızı Kraliçe  Etkisi” olarak adlandırmıştır.

Sözkonusu eser’in bir sahnesinde  Kırmızı Kraliçe,  Alis’i  kolundan yakalayarak sürüklemekte ve “..Daha hızlı koş Alis, daha hızlı..” diye bağırmaktadır. Ancak her ikisi de çok  hızlı koşmalarına rağmen oldukları yerden bir adım bile ileriye gidememektedirler.  Kraliçe bütün gücünü harcayan, nefes nefese kalan  Alis’i dinlenebilmesi maksadı ile ağacın altına çektiği sırada   etrafındaki manzaranın hiç değişmediğini gören Alis şaşkınlıkla sorar: 
        – Bunca zamandır çok hızlı koşmamıza rağmen  neden hala aynı ağacın altındayız?.. Sanki her şey      bizimle birlikte hareket ediyor. 

Kraliçe,  cevap verir: 
        –  Elbette… Ne bekliyordun ki…

  • Ama bizim ülkemizde böyle hızlı koştuğumuzda mutlaka varmak istediğimiz yere ulaşırız.
  • Evet oldukça yavaş olan ülkelerde  durum aynen söylediğin gibi… Ama burada, gördüğün gibi, hızlı koşmak ancak bulunduğun yeri koruyabilmene  yarıyor.  Daha ileriye  başka bir yere varmak istiyorsan hızını en az iki kat arttırman gerekir…

Kırmızı Kraliçe Etkisi, yaşamın her aşamasında karşımıza çıkıyor.  Gerçekten tüm işletmelerin sahip olabileceği yetenekler ancak kısa dönemli, geçici  kazanımlar sağlayabiliyor ve sadece günü kurtarabiliyor. Bu tür kazanımlar  bir süre için  rahatlık yaratsa da  mevcut durumu çok değiştirmiyor. Durumu  değiştirmeyen  yarışların galibi de olamıyor.

Her işletmede bulunabilen alelade, sıradan yetenekler,  rekabet üstünlüğü sağlanabilmesi için artık yeterli olamamaktadır. Rekabet üstünlüğü için, sektörde değerli olarak kabul edilen, nadir olan,  taklit  veya ikame edilemeyen, başka bir deyişle,  rakiplerin  kolayca elde edemeyecekleri  temel yeteneklere sahip olmak, ve bilhassa hızlı değişen çalkantılı çevrelerde düzeni değiştirici beceriler (dinamik yetkinlikler)  gerekmektedir.

İş yaşamında gerçek zaferler  kimsenin kolaylıkla sahip olamayacağı ve taklit edemeyeceği dinamik temel yetenekler geliştirilerek, farklı girişim ve yeniliklerle   rekabet koşullarının radikal bir şekilde  değiştirilmesi ile  ortaya çıkabilmektedir.

Bu içeriği paylaşmak istermisiniz?

Facebook
Twitter
LinkedIn

Bu içeriği yorum yazmak istermisiniz?