“…Güneşli bir Afrika sabahında Antilop o gün, ne olursa olsun dün’den daha hızlı koşmak zorunda olduğunu düşünmektedir. Çünkü evvelsi gün kendisi kadar hızlı olamayan Aslan avlanamamış ve büyük olasılıkla açlıktan ölmüştür. Bugün ise karşısında dün hızlı koşarak kendinden daha yavaş Antilop’ları avlamış Aslanlar olacaktır.
Aynı sabah vakti Aslan da dün’den daha hızlı koşmak zorunda olduğunu hissetmektedir. Çünkü geçtiği gün kendisi kadar hızlı olamayan Antilop’u avlamıştır ama bugün karşısında büyük olasılıkla dün Aslanlardan kaçabilen yem olmamış hızlı Antiloplar olacaktır….”
Bu kurgulanmış öykü biyolog L.Van Valen’in, 1970 lerdeki eş zamanlı gelişen canlıların evrimini açıkladığı teorisini akla getirmektedir. Van Valen, canlılar arasında yaşam savaşı verilirken bir türün geliştirdiği yetkinliklerin, diğer türün de yetkinlik geliştirmesine yol açtığını ileri sürerek, mücadele ederken tür’lerin gelişerek değiştiklerini, ama benzer zamanlı bu değişimin, türler arasındaki göreceli rekabet durumunu değiştirmeyip aynı kalmasına sebep olduğunu belirtmektedir.
Örneğin yukardaki kurgulanmış öyküde Antilop zaman içinde Aslan’dan kaçmak için daha hızlı koşma becerisi geliştiriyor, buna karşılık Aslan da zaman içinde evrilerek süratini arttırıyor. Bu döngü sürüp gidiyor ve yaşam savaşında Antilop’lar ne kadar güçlü yetkinlik geliştirirse, Aslan’lar da o oranda yetkinliklerini geliştirebiliyor. Böylece iki rakip tür evrilerek birlikte gelişiyor, güçleniyorlar. Ancak zaman içinde her ikisi de eskisinden daha süratli koşabilmelerine rağmen aralarında göreceli rekabet durumu ve elde ettikleri sonuç değişemiyor. Başka bir deyişle onca çaba, yaşamsal döngüde mevcut olan rekabet durumunu korumak için sarf edilmiş oluyor, ama yarışın gerçek bir galibi bulunmuyor.
Van Valen bu galibi bulunmayan kısır döngüyü Lewis Caroll’un “Alis harikalar Diyarında” adlı eserinde, Kırmızı Kraliçe ile Alis’in birlikte koşu sahnesine benzeterek “Kırmızı Kraliçe Etkisi” olarak adlandırmıştır.
Sözkonusu eser’in bir sahnesinde Kırmızı Kraliçe, Alis’i kolundan yakalayarak sürüklemekte ve “..Daha hızlı koş Alis, daha hızlı..” diye bağırmaktadır. Ancak her ikisi de çok hızlı koşmalarına rağmen oldukları yerden bir adım bile ileriye gidememektedirler. Kraliçe bütün gücünü harcayan, nefes nefese kalan Alis’i dinlenebilmesi maksadı ile ağacın altına çektiği sırada etrafındaki manzaranın hiç değişmediğini gören Alis şaşkınlıkla sorar:
– Bunca zamandır çok hızlı koşmamıza rağmen neden hala aynı ağacın altındayız?.. Sanki her şey bizimle birlikte hareket ediyor.
Kraliçe, cevap verir:
– Elbette… Ne bekliyordun ki…
- – Ama bizim ülkemizde böyle hızlı koştuğumuzda mutlaka varmak istediğimiz yere ulaşırız.
- – Evet oldukça yavaş olan ülkelerde durum aynen söylediğin gibi… Ama burada, gördüğün gibi, hızlı koşmak ancak bulunduğun yeri koruyabilmene yarıyor. Daha ileriye başka bir yere varmak istiyorsan hızını en az iki kat arttırman gerekir…
Kırmızı Kraliçe Etkisi, yaşamın her aşamasında karşımıza çıkıyor. Gerçekten tüm işletmelerin sahip olabileceği yetenekler ancak kısa dönemli, geçici kazanımlar sağlayabiliyor ve sadece günü kurtarabiliyor. Bu tür kazanımlar bir süre için rahatlık yaratsa da mevcut durumu çok değiştirmiyor. Durumu değiştirmeyen yarışların galibi de olamıyor.
Her işletmede bulunabilen alelade, sıradan yetenekler, rekabet üstünlüğü sağlanabilmesi için artık yeterli olamamaktadır. Rekabet üstünlüğü için, sektörde değerli olarak kabul edilen, nadir olan, taklit veya ikame edilemeyen, başka bir deyişle, rakiplerin kolayca elde edemeyecekleri temel yeteneklere sahip olmak, ve bilhassa hızlı değişen çalkantılı çevrelerde düzeni değiştirici beceriler (dinamik yetkinlikler) gerekmektedir.
İş yaşamında gerçek zaferler kimsenin kolaylıkla sahip olamayacağı ve taklit edemeyeceği dinamik temel yetenekler geliştirilerek, farklı girişim ve yeniliklerle rekabet koşullarının radikal bir şekilde değiştirilmesi ile ortaya çıkabilmektedir.