WEB sitemizde geçmiş yazılarımızda işletme ve yönetim konusunda mitolojik, dini ve edebi eserlerden örnekler verirken çeşitli vesilelerle belirttiğimiz gibi, klasik eserler iş dünyasının temsilinin tarihsel ve gerçekçi bir dönemi ile ilgili bilgi sahibi olmak isteyen herkes için yarar sağlamaktadır.
Bu eserler sadece metinsel analiz yoluyla işletme, yönetim ve liderlik becerilerine yeni bakış açıları sunmakla kalmaz, aynı zamanda iyi ve kötü modelleri ayırt ederek alanda eleştirel becerilerin geliştirilmesine de katkıda bulunurlar.
Bu yazımızda antik çağlarda olumlu ve olumsuz yönleri ile tartışmalı bir liderlik örneğini içeren William Shakespeare’in (1564-1616) ‘Coriolanus’ adlı trajik tiyatro oyununu ele alacağız. Oyun MÖ 500 yıllarında İtalya yarımadasında yaşamış efsanevi bir Roma’lı generali konu almaktadır.

Asıl adı Gaius Marcius olan Coriolanus’un yaşamı, tutum, davranış ve karakter dönüşümlerinin etik ve ahlaki sonuçlarını içeren efsanevî bir öyküdür. Öykü ana temaları itibarı ile içinde bireysel ve toplumsal özellik, tutum, davranış ve elverişli ortamların neden olduğu kahramanlık, saygınlık, vefasızlık, nankörlük, ihanet gibi dramatik sonuçlar içermektedir.
Bu bağlamda öykü, olumlu bir lider karakterinin, eksik özellik, beceri, iletişim ve davranışları nedeni ile olumsuz bir liderliğe dönüşüm analizidir adeta.
Öykünün ana karakterinin yaşamış gerçek bir kişi olup olmadığı tartışmalıdır.
Antik çağ tarihçileri Gaius Marcius Coriolanus’un gerçekten yaşamış olduğuna inanmaktaydılar. Yaşam öyküsü bu nedenle Romalı tarihçiler Titus Livius (MÖ 59-MS 18) ve Mestrius Plutarkhos (MS 46-120) tarafından kaleme alınmıştı.
Modern dönem tarihçileri ise öykünün gerçek olmadığı ve antik çağ tarihçileri tarafından bir efsaneye dayanarak yazıldığı görüşündedirler. Çünkü efsanevi öyküde karakter olarak yer alan Coriolanus ve diğer karakter isimlerine dönemin Roma konsül kayıtlarında rastlanmamaktadır.
Peki bu efsane nereden kaynaklanmış, niçin ortaya çıkmış olabilir?..
Üzerinde önkabul olan görüşe göre efsanenin ortaya çıkarılış nedeni söz konusu dönemde(MÖ 5.Yüzyıl) Roma’lıların düşmanları Volski kabilesiyle savaşında birkaç kez yenik düşmelerine bahane bulmaktır.
Çünkü Romalılara göre büyük Roma yenilmezdir… ‘Hiçbir güç Roma’yı ve Romalıları deviremez. Eğer şehir herhangi bir şekilde yenilgiye uğrarsa, bu ancak yine bir Roma’lı sayesinde gerçekleşebilir…’ özdeyişini doğrulayacak şekilde, ihanet eden Roma’lı general Coriolanus’u ‘günah keçisi’ ilan ederek şehirlerinin namını korumaktır, amaç…
Gerçek de olsa, bir efsaneden de ibaret olsa, konunun çok farklı, olağan dışı öyküsü, içerdiği karakterlerin etik ve ahlaki dönüşümleri 17.Yüzyılın büyük İngiliz yazarı William Shakespeare’in dikkatini çekti ve onun tarafından oyunlaştırıldı.
Eser, olumlu ve olumsuz liderlik karakterini bir ders niteliğinde sergileyen ve analiz eden didaktik bir oyun olmanın ötesinde, modern çağlarda sahnelenmesi yasaklanan bir Shakespeare oyunu olarak da ün yapmıştır. Örneğin, Fransa’da 1930’lu yılların sonlarında sağ yönelimli bir propaganda aleti olarak kullanıldığı iddiası ile oyunun sahnelenmesi yasaklanmıştır.
Shakespeare’in Coriolanus trajedisininin özet öyküsü aşağıda…
……………………..
Coriolanus- Oyun Özeti
Oyun MÖ 5.Yüzyılda İtalya’nın Tiran denizi kıyılarında Etruria bölgesinde yaşayan Etrüsk kökenli şehirlerden biri olan Volski, ve onun güneyindeki Latium bölgesindeki Latin kökenli Roma şehri arasındaki kimi zaman savaşarak, kimi zaman ittifak kurarak varlıklarını sürdürdükleri bir dönemde geçmektedir.

MÖ 509 sonrası, Tarquinia hanedanının son hükümdarının kovulması ile hem krallık, hem de Etrüsk hakimiyeti sona eren Roma’da Cumhuriyet (Res Publica) dönemi başlamıştır.
Cumhuriyet döneminde İktidar yetkisi seçimle işbaşına gelen yurttaş statüsündeki soylu ‘Patrisyen’lere (Patricius) aitti. Yönetime, maliyeye, adalet işlerine sadece onlar hükmediyorlardı. Bu durum sınırlı büyüklükte toprak sahibi, hatta bazıları oldukça zengin, ama fetih edilmiş topraklardaki yerel halktan oluştuğu için yurttaş statüsü taşımayan ‘Pleb’lerin (Plebis) büyük tepkisini çekiyordu.
Kibirli Komutan Coriolanus
Oyunun baş kahramanı Gaius Marcius bu dönemde yaşamış efsanevi bir Roma’lı generaldir.
Sözkonusu dönemde Roma ekonomik bir sıkıntı içerisindedir, tahıl ve gıda üretim ve dağıtımında sorunlar yaşanmaktadır. Hükumet depolarda stoklanmış olan tahılları dağıtmada hesaplı davranmaktadır.
Pleb’ler kendilerine dağıtılmayan tahıllardan dolayı isyan halindedir ve bu durumdan soylu Patrisyen sınıfından tanınmış bir general olan Gaius Marcius’u şahsen sorumlu tutmakta, ona karşı düşmanca duygular beslemektedirler.
Görüşleri itibarı ile ortak nokta bulmakta zorlandığı ‘soylu Patrisyen’ meslektaşları yanında, astları ve takipçileri ile iletişim kurmayı da güçsüzlüğün göstergesi olarak kabul eden Gaius Marcius isyancıların karşısına muhatap olarak tek başına çıkar.
Üstüne üstlük açıklamalarda bulunurken kibirli ve küçümseyici bir tavırla ‘Pleb’lerin cumhuriyet için askerlik yapmadıklarını, savaşmadıklarını, bunun için de stoklanmış tahıllar üzerinde hiçbir hakları bulunmadığını’ yüzlerine karşı açıkça dillendirir ve savunur.
İsyankar Pleb’lerle aynı görüşte olarak Marcius’a karşı çıkanlar arasında muhalif senatörler Brutus ve Sinius gibi soylu Patrisyen’ler de bulunmaktadır.
Roma’nın Kahramanı Saygın Coriolanus
Bu sırada Roma’nın düşmanı Volski ordusunun Roma’ya yaklaştığını haber alan General Gaius Marcius, isyan düzeyinde gösterilerin başladığı şehri terkederek Cominius komutası altındaki Roma ordusuna komutan yardımcısı olarak katılır.
Roma ordusunun büyük bir kısmı General Aufidius’un komuta ettiği düşman Volski ordusu ile savaşırken, komutan yardımcısı Gaius Marcius bir kısım askerle birlikte Volski şehri Corioles’i kuşatır.

Zorlu mücadele sonrası Gaius Marcius komutasındaki Roma’lılar şehri ellerine geçirir.
Daha sonra Roma ana ordusuna katılarak savaşa devam eden general Marcius, bir ara Volski komutanı Aufidius ile karşı karşıya gelir ve aralarında teke tek sert bir mücadele başlar. Ama bireysel mücadele sonuç vermeden her iki ordu da geriye çekilir.
Gaius Marcius’un Volski şehri Corioles’i ele geçirmedeki başarısı Romalı komutan Cominius tarafından takdir edilir ve kendisine ödül niteliğinde ‘Coriolanus’ lakabı verilir.
Gaius Marcius, yeni lakabı ile ‘Coriolanus’ artık Roma’da çok kahraman ve saygın bir kişi olarak kabul edilmektedir.
Böyle bir ortamda başta annesi olmak üzere dostları Coriolanus’dan konsül seçimi için adaylığını koymasını isterler. Tüm dostları, soylu Partisyenlerin bu adaylığı olumlu karşılayacakları görüşündedirler.
Coriolanus aday olmaya pek taraftar olmamasına rağmen annesini ve dostlarını kıramaz. Güçlü Partisyen desteği ile konsül seçimlerini zahmetsizce kazanır.
Roma’nın Düşmanı Hain Coriolanus
Coriolanus artık bir konsül’dür. Ancak muhalif senatörler Brutus ve Scinius o’na karşı yeni bir halk isyanı kışkırtmanın gayreti içindedirler.
Roma’da yine Pleb’lerin başını çektiği yeni bir isyan başlar.
Coriolanus, kendine karşı yapılan açık muhalefete ve isyan düzeyinde gösterilere çok sinirlenir. Haksız olduğuna inandığı isyancılara yine tek başına karşı çıkar. Söylemleri ise yine kontrolsuz, kibirli, aşağılayıcı ve agresif tondadır.

Eleştiriye tahammül edemeyen bir kral edası ile aşağı sınıf Pleb’lerin yüksek sınıf Patrisyen’ler üzerinde güç sahibi olmasını kabullenmenin ve isyan düzeyinde gösterilere izin vermenin “Kartallara hücum edip onları gagalamaya çalışan kargalara hak sağlayacağını” söyleyerek, Pleb’lerin yeniden düşmanlığını kazanır.
Muhalif senatörler, halk desteği ile birlikte, Coriolanus’un sözlerinin Roma Cumhuriyeti’ne ve onun hukukuna ihanet etmek olduğunu iddia ederler. Bu görüşlerini, ayrıca seçilmiş konsül’ün devlet kaynakları kullanımında yolsuzluk yaptığı ithamı ile güçlendirerek mahkemeye taşırlar.
Açılan dava sonucunda halk Coriolanus’un topluma karşı hıyanet içinde suç işlediği hükmüne varır ve kendisine Roma’dan sürekli olarak sürgün edilme cezası verilir. Coriolanus, kendisinin Cumhuriyet’e kazandırdığı olumlu büyük katkılarına karşı halk’ın gösterdiği bu nankör davranışı hazmedemez. Karşılaştığı ceza ilgili olarak Roma’nın kendisini kovamayacağını, bilakis Roma’yı kendi gönlünden ve aklından kendisinin çıkaracağını, onların önünde, yine agresif bir şekilde dile getirir;

Coriolanus için artık Roma yoktur… Roma’lıların gözünde ise kendisi bir haindir…
Volski’nin Kahraman Yandaşı Coriolanus
Coriolanus sürgün sonucu o güne kadar düşmanı olarak kabul ettiği Volski’ye giderek, daha önceki savaşta bireysel olarak mücadele ettiği komutan Aufıdıus’la görüşür.
Görüşmede kendi komutası altına verilecek Volski ordusunun Roma’ya karşı askeri bir galibiyet sağlayacağına onları inandırır. Aufidius ve diğer yetkililer, isteğini kabul ederek Volski ordusunu Coriolanus’un emrine verirler.
Roma panik içindedir… Coriolanus’un bir intikam duygusu ile hareket ettiğini, savaş için başka bir gerekçenin olmadığını belirtmek üzere Volski’ye elçi olarak gönderilen Roma’lı Cominius ve Menenius, hareketi durdurmakta başarısız olurlar.
Kalan tek çare Coriolanus’un annesi Volumnia, karısı Virgilia ve çocuklarının generalin ayağına gidip o’nu şahsen ikna ederek engellemeleridir.
Volumnia ve beraberindekiler Coriolanus’u savaşı durdurarak ve uzlaşı sağlayarak, barış yaratabileceği, böylece Roma’da kötüye çıkmış adını temize çıkarabileceği hususunda ikna ederler.
Volski’nin Düşmanı Hain Coriolanus
Coriolanus Volski ordusunu geri çeker ve Roma ve Volski arasında barış anlaşması imzalar.

Ancak bu sefer de Volskililer inandıkları ve güvendikleri generalin bu davranışından hiç memnun kalmazlar. Ahde vefa duygusundan yoksun dönek ve güvenilmez bir kişi olarak nitelendirirler, onu.
Aufidius, halkın da desteği ile, ordusu ile Volski’ye geri dönen Coriolanus’u ihanet suçundan mahkemeye çıkarır. Yapılan yargılama sona erince de taraftarlarınca organize edilen bir suikastla öldürülmesine karşı çıkmaz.
………………………….
Coriolanus, Shakespeare’nin güçlü kalemi ile, birbirine düşman iki şehirde kahramanlıkları ve başarıları ile saygınlık ve şan kazanan; daha sonra yine her iki şehirde de ihanetle yargılanarak suçlu bulunan ve ‘hain’ sıfatı ile anılan, böylece eşine kolayca rastlanamayacak ardışık dönüşümler yaşayan kült bir oyun karakteri olarak sanat dünyasında yerini aldı.
Coriolanus ; Liderlik Analizi
Oyunda yer alan etik, ahlaki değerler, tutumlar, iletişim ve ana karaktere atfedilen liderlik nitelik ve davranışları ise farklı bir alanda (işletme ve yönetim) tartışma konusu yarattı.
Alan uzmanlarının kimisi saygın, kahraman, amaca yönelik başarma etkisi yüksek, ama katkı sağladığı toplumun haksız linçine uğrayan ana karakter liderin olumlu nitelikleri ve davranışlarını vurgularken; diğerleri vefasız, nankör, ihanet, iletişim gücü yetersiz, kibirli tutum ve otokratik davranışları sonucu toplumsal hak ve özgürlükleri kısıtlayan karakterin olumsuz liderlik özellik ve davranışlarını öne çıkardı.
Şimdi bakışlarımızı biraz işletme ve yönetim alanına çevirerek ana karakter Coriolanus’u liderlik nitelik, tutum ve davranışları itibarı ile incelemeye çalışacağız.
Corolanus; Liderlik Özellikleri
Liderlik çalışmalarında önde gelen temel kişilik özellikleri arasında; Özgüven, Kararlılık, Dürüstlük, Sosyal ilişkiler kurabilme, Enerjik ve stres ile baş edebilme, İç Denetim Odaklılık, Başarı Odaklılık, Zeka gibi önde gelen olumlu nitelikler bulunmaktadır.
Ayrıca kişilerde bulunan ve çağrıştırdığı anlamlar itibarı ile de arzulanmayan özellikler olarak nitelendirebileceğimiz diğer bazıları ise; Kendini Beğenmişlik, Aşırı Duygusallık, Baskınlık, Makyavelistlik gibi özelliklerdir.
Arzulanan ve arzulanmayan kişilik özelliklerin, durum ve koşullara bağlı olarak liderlik oluşumu ve etkili davranışları üzerinde, beklenen ve kabul edilenin aksine, çelişkili etkiler yapabileceği çalışmalarda ortaya çıkmıştır.
Coriolanus, kişisel özellikleri itibarı ile olumlu niteliklere sahipti. Özgüvenli, kararlı, enerjik bir askerdi. Askeri alanda astlarını etkileyici, başarıya ulaştıracak hasletler göstermekteydi. Başarılı taktik ve stratejik karar ve uygulamaları, görevin başarılması için hayatını riske atan cesur davranışları ast’ları tarafından beğeniliyor ve takdir ediliyordu.
Ama toplumsal yaşam ve siyaset alanında kendini beğenmiş, aşırı duygusal, başarı için tüm yolları deneyebilen makyavelist özelliklere de sahipti. Arzulanan kişilik özellikleri askeri konularda, arzulanmayan nitelikleri ise siyaset alanında daha baskın olarak fark ediliyordu.
Coriolanus; Liderlik Davranışları
Liderlik oluşumu ve sürdürülmesinin, kişisel özellikler ve becerilerin yanında davranışların da bir sonucu olduğu hakkında alanda bir önkabul bulunmaktadır. Hatta daha da ileri gidilerek genellikle kişisel özellik ve beceriler itibarı ile takipçilerce seçilen ve oluşturulan liderliğin sürdürülmesinde, liderin faaliyetlerini gerçekleştirirken gösterdiği davranışlarının etkisinin daha yüksek bulunduğu ileri sürülmektedir.
Davranışsal açıdan tüm bireylerde olduğu gibi liderlerde de çevreleri ile olan baskın ilişkileri olayların ve koşulların onları yönlendirmesi sonucunda tepkici, veya olayların ve koşulların etkisi altında kalmadan özgün davranış biçimleri olarak ortaya çıkmaktadır.
Coriolanus gerek askeri, gerekse siyaset alanında genellikle tepkici davranışlar gösteriyordu. Her ne kadar planlı askeri başarıları olsa da, savaş alanında kendini tutamayıp düşman komutanı önüne kendini atması, isyankar Plep’lerin önüne tek başına çıkması ve onlara muhatap olması, onun davranışlarında genellikle tepkici eğilimlere sahip bulunduğunu göstermekteydi.
Liderlerin takipçi ve ast’ları ile ilişkilerindeki davranışlarında belirleyici unsurlardan önde geleni onlar hakkındaki düşünceleri, varsayımları ve bakış açılarıdır. Örneğin McGregor ‘un “X ve Y Teorisi” bakış açısından liderler takipçileri ve ast’ları hakkında olumsuz genel önyargılara(X bakış açısı) , veya tamamen aksi olumlu genel önyargılara (Y bakış açısı) sahip olabilmektedir.
Bu bağlamda Coriolanus’un gerek askeri, gerekse siyasi faaliyetlerindeki ast ve topluluklarla ilişkilerinde, onlara daha çok olumsuz ‘X’ bakış açısı ile davrandığı açıkça fark edilmektedir.
Tannenbaum ve Schmidt Liderlik çalışması, liderlerin takipçi ve ast’ların katılım düzeylerine göre farklı bileşimde otoriter veya demokratik davranışlara sahip bulunduğunu tanımlamaktadır. Ohio, Michigan ve Teksas Üniversitesi araştırmacılarının lider davranışlarının grup performansı üzerine etkisi üzerine odaklanarak yaptıkları çalışmalarda ise (farklı isimlerle adlandırdıkları, ama temelde aynı davranış boyutlarını tanımlayan) İnsan ve Görev odaklı davranış tarzları tanımlanmıştır.
Gerek askeri alanda, gerekse siyaset alanında otokratik ve görev odaklı davranışları çok yüksek olan Coriolanus’un demokratik ve insan odaklı davranışları son derecede düşük düzeyde olduğu görülmektedir.
Coriolanus; Kötü Bir Lider mi?..
Yeni liderlik yaklaşımı çalışmalarında en çok ilgi çeken kavram ‘Dönüştürücü Liderlik’ kavramıdır. Adından da anlaşılacağı üzere dönüştürücü liderlik, takipçilerini değer yargıları, davranışları ve içselleştirilmiş çabaları ile bir başka olgu-hal ve oluş- haline dönüştürebilmekle ilgilidir.
Ama, dünya tarihinde dönüştürücü lider özelliklerine sahip bazı kötü, olumsuz, özkorunmacı, narsist(kendini beğenmiş) özellikli otokratik liderlerin takipçilerini de aynı doğrultuda etkileyerek onları moral ve ahlaki temelden yoksun kişilere dönüştürdüğü ile ilgili örneklerin sayısı az değildir.
Bernard Bass, moral ve ahlaki temelden yoksun, kendi çıkarları doğrultusunda mevkiden doğan gücünü kullanarak takipçilerini de aynı doğrultuda manipüle ederek olumsuz dönüştüren liderleri sözde-dönüştürücü liderler sıfatı ile tanımlamıştır.
Barbara Kellerman, farklı toplum ve sektörlerde rastlanılan örneklerden oluşturduğu çalışmasında kötü liderleri, Etkisiz Kötü Liderler ve Etik ve Ahlak Dışı Davranış Sahibi Kötü Liderler olarak iki ana başlık altında yedi alt başlıkla tanımlamıştır.
Liderlik literatüründe önde gelen Padilla, Hogan ve Kaiser yıkıcı liderlik modelinde yıkıcı liderliklerin ortaya çıkışı ve oluşmasında özellik ve becerileri, uyumcul takipçiler, ve elverişli ortamların yüksek etkisi açıklanmaktadır.
Tüm bu açıklamalar göz önüne alındığında, aslında Coriolanus’un yaşadığı dönüşümsel süreçlerin kendi çıkarları doğrultusunda planlanmış ve yönlendirilmiş etik ve ahlak dışı, ‘Yıkıcı liderlik’ davranışlarından ziyade, rakip(iki muhalif senatör) veya dostlarının(annesi ve eşi) manipülasyonları sonucunda gelişen ‘elverişli çevresel ortamlardan’ etkilenerek kaynaklandığı çok belirgindir.
Ama Coriolanus’un karşılaştığı olaylarda ast’ları ve halk ile ilişkilerindeki olumsuz bakış açısı, kibirli ve saygısız davranışları, iletişim zayıflığı, v.s. onun etkisiz ve kötü bir lider olarak düşünülmesine de neden olabilmektedir…
……………………………………….
Yukardaki paragraflardaki bir açıklamamızı tekrarlayalım…
Oyunda yer alan etik, ahlaki değerler, tutumlar, iletişim ve ana karaktere atfedilen liderlik nitelik ve davranış açıklamaları işletme ve yönetim alanında tartışmalıdır. Alan uzmanlarının kimisi ana karakter liderin olumlu nitelikleri ve davranışlarını vurgularken; diğerleri olumsuz liderlik özellik ve davranışlarını öne çıkarmaktadır.
Yazımızı efsanevi generalin öyküsünü oyunlaştıran Shakespeare’in Gaius Marcius Coriolanus hakkındaki yargısını, onu yargılatarak ceza almasını ve ‘hain’ sıfatı ile aşağılanmasını sağlayan, ve ayrıca o’na karşı suikast girişimine karşı çıkmayan Volski’li General Aufidius’a söylettirdiği son perdedeki kapanış repliği ile bitirelim.

…Son söz/karar değerli meslektaşlarımızın…
…………………………
Website Yazarının Notu: Aşağıdaki videoda Shakespeare’in ‘Coriolanus’ adlı eserinin modern zamanlara uyarlanmış filminde kibirli general/senatör Coriolanus’un yurttaşları ile yaptığı agresif bir tiradını izleyeceksiniz. 2011 yılında çekilen filmin yönetmeni Ralph Fiennes aynı zamanda başrol Coriolanus’u oynuyor.